Teoman Karabudak. Kişisel Blog. Japonya, Japonca, Japon Kültürü, Anime, Manga, Uzak Doğu Kültürü, Uluslararası İlişkiler, Borsa ve daha fazlası...
12 Nisan 2022 Salı
1930'ların Animeleri
11 Nisan 2022 Pazartesi
Bilgisayar Mühendisi Mezunu Olduktan Sonra
Şubat ayının ilk günlerinde bilgisayar mühendisliğinden mezun oldum. Mezun olmadan önce, mezun olacağıma emin olduğum zaman da aralığın son günü gibiydi.
İlk yaptığım şey: Sigarayı bırakmak ve kendi kendime parti vermek oldu. İlk bir kaç hafta böyle geçtikten sonra yüksek lisans ilanlarını ve kamu iş ilanlarını araştırmaya başladım.
Kamu iş ilanlarına başvurabilmem için e-devlette mezun belgem olmalıydı. Ama daha önce uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olduğum için yüksek lisans ilanlarına başvurabilirdim. Ama bana uygun yüksek lisans bölümü sayısı cidden çok azdı. Uluslararası ilişkiler mezunlarını alan, ikinci öğretim veya uzaktan öğretim, tezli, hem de yabancı dil sınav notu istemeyen sadece bir bölüm bulabildim. O da Afyon Kocatepe Üniversitesi uzaktan eğitim internet ve bilişim teknolojileri bölümüydü. Ben de başvurdum. ALES ve diploma puanı olarak ilk sıralarda olmama rağmen mülakatta 20 puan vererek 20 kişiyi önüme geçirdiler. O zaman anladımki eğitime devam etmek boşuna. Çünkü bütün göstergeler benim lehimeyken bile torpilim olmadığı için yüksek lisansa almadılar. Çabalarsam herhangi bir üniversitede yüksek lisansa kabul edileceğime eminim ama verdiğim emeğe değmeyeceğine de eminim. Bir de iki sene boyunca okuması da cabası.
Durum böyle olunca ben de kamudaki iş ilanlarına bakmaya başladım. Alımları takip ettiğim site https://kamuilan.sbb.gov.tr/ burası.
Şubat ayından bu yana (11 nisan) başvurabileceğim sadece 1 tane sözleşmeli bilgisayar mühendisliği ilanı (2 kişi), 1 tane A grubu uzman yardımcılığı ilanı (3 kişi), 1 tane de sözleşmeli programcı ilanı (1 kişi) yayınlandı sadece. İlan tabii bir sürü var. Hatta bilgisayar mühendisi de en çok aranan mesleklerden. Ama bir sürü belge, sertifika, deneyim, yabancı dil vb. isteniyor. Bu yüzden de benim başvurabileceğim ilan sayısı bir hayli az oluyor.
Ben de sadece uzman yardımcılığı ilanına başvurdum. Ama onda da mülakata çağrılan en son adayın kpss puanı 89'du. Yani ben sıralamada yoktum. Daha önceki bir kaç alıma daha baktım puanlar aşırı yüksekti. O yüzden kamuya da bel bağlamamaya karar verdim. Yine alımları takip etmeye ve KPSS 'ye girmeye devam edeceğim tabii ki.
Bir diğer olanakta mevcut çalıştığım kamu kurumunda unvan değişikliği yapmak. Bunun için önce kadroya geçmem lazım. Çünkü sözleşmeli personeller unvan değişikliği sınavına giremiyor. Sonrasında da unvan değişikliği sınavı olursa girip mühendis olmaya çalışmak. 2022 yılı içerisinde bu iki olay da olacak diyorlar. Bakalım bu sene bu olanak da ihtimaller dahilinde. Ama fazla bir beklentim yok benim.
Geriye sadece bir kaç tane olasılık kalıyor. Bunlardan bir tanesi özel sektörde iş aramak. Ama işsiz sayısının çok olması, bana yaptıracakları işi myo mezununa veya lise mezununa bile yaptırabilecekleri (kısaca okulu okumanın gerekli olmaması), Türkiye'de genellikle çalıştırmak içim değil de ezmek için personel alınması gibi nedenlerden dolayı bu seçeneği eledim gibi. Ama kendimi tok satıcı gibi satabilirim. Şu an CV hazırlıyorum. Hazırladığım CV'yi yurtdışı için kullanmayı düşünüyorum ama Türkiye'de de şansımı deneyebilirim.
Yurtdışında da iş başvuruları yapmayı düşünüyorum. Bu iş başvurularını yaparken ilk akla gelen ABD, İngiltere, Almanya, Kanada, Avustralya gibi aşırı gelişmiş ülkeler yerine Filipinler, Malezya gibi geri kalmış ya da BAE, Malta gibi fazla ilgi görmeyen ülkeleri seçeceğim. Çünkü rakiplerimin az ve daha az donanımlı olmasını istiyorum.
Son seçenek de freelance iş yapmak veya pasif gelir elde etmek için mobil uygulama gibi internet sitesi gibi şeyler yapmak. Bunun içinde ufaktan ufaktan çalışmalara başladım. Bir tane basit bir uygulama geliştirdim. Ama Play Store'a yükleyemedim. Çünkü Play Store'a uygulama yüklemek için developer hesabı açmak lazımmış ve bu hesabı açarken de Google 25 Amerikan doları para istiyor. Uygulamayı Kodular İo isimli siteden yaptım. İlerleyen zamanlarda bu konu hakkında daha fazla çalışmam olacağını düşünüyorum. Özellikle son zamanlarda Python çalışmaya öncelik verdim ve Python'da baya ilerledim. Python bilgimi paraya dönüştüreceğim zamanlar yakındır bence.
10 Nisan 2022 Pazar
Taiyou no Ouji: Horus no Daibouken 1968 Anime
KÜNYE:
Tip: Film
Tür: Macera, Dram
Yayınlanma Tarihi: 21 Temmuz 1968
Stüdyo: Toei Animation
Süre: 1 saat 22 dakika
Tanıtım:
Bir balıkçının oğlu olan Horus, bir gün, kurtlar tarafından kovalanır. Horus, kurtlara karşı kendini savunurken dev bir kaya, Horus ve kurtlar arasındaki savaşın sesleri yüzünden uyanır. Bu dev kaya ile arkadaş olan Horus, kayaya saplanmış “Güneşin Kılıcı”nı bulur. Ancak Horus’un babası ansızın vefat eder ve ölmeden önce Horus’a, doğdukları köyü ve şeytani büyücü Grunwald’ı anlatır. Horus, babasının anlattıkları üzerine, kuzeye, doğduğu kasabaya doğru yolculuğuna başlar. Burada, dünyayı ele geçirmeyi planlayan şeytani Grunwald’e karşı savaşı başlar. Tüm bunların yanısıra Horus, Hilda adında ardında korkunç bir sırrı saklayan genç, güzel ama yalnız bir kızla arkadaş olur.
(Tanıtım TurkAnime.TV'den alıntıdır. Onlarda başka bir yerden almış mıdır bilmiyorum.)
Önemli Notlar:
İsao Takahata ve Hayao Miyazaki'nin önemli görev üstlendikleri ilk animedir.
İsao Takahata, Taiyou no Ouji: Horus no Daibouken animesinin yönetmenliğini üstlenirken, Hayao Miyazaki de key animatörlüğünü (Anahtar animatör) üstlenmiştir.
Bazı kişilere göre Studio Ghibli'nin temelleri bu animede atılmıştır.
Toei Animation stüdyosunun anime filmleri 1960'lı yıllarda sekiz aylık yapım süresine sahipken bu anime üç yıllık bir yapım sürecine sahiptir.
Anime bir Aynu halk hikayesine dayanmaktadır. Ama yapıldığı yıllarda Japonya'daki siyasi ortam nedeniyle İskandinav hikayesi olarak değiştirilmiştir.
Değerlendirmem:
Bir çok açıdan ilkleri barındırdığı için bu animeyi herkesin izlemesini tavsiye ederim. Bir nevi Studio Ghibli'nin ilk animesi niteliğinde bir anime.
Konu çok hızlı işleniyor. Aksiyonun fazla olduğu bazı olaylarda animasyon yerine hareketsiz resimler (sahneler / ekranlar) kullanılmış. Hikaye Studio Ghibli animelerine göre oldukça çocukça. Biraz da müzikal havasında bir anime ki bu yüzden bazı kişilerin hiç hoşuna gitmeyebilir.. Bu animenin kötü yanları olarak bunlar sayılabilir.
İyi yanları da var tabii. yapıldığı yıla göre bence kilometre taşı niteliğinde bir anime. Yine de kötü yanı daha çok olduğu için MAL'da 6.50 gibi düşük sayılabilecek bir puan almış.
22 Mart 2022 Salı
Mach GoGoGo 1967 Anime
KÜNYE:
Tip: Televizyon Serisi
Bölüm Sayısı: 52
Tür: Shounen, Macera, Spor, Arabalar
Yayınlanma Tarihi: 02 Nisan 1967 - 31 Mart 1968
Stüdyo: Tatsunoko Production
Süre: Her bölüm 25 dakika
Tanıtım:
Mach 5 insanoğlu tarafından yapılmış en hızlı ve teknolojik olarak en gelişmiş yarış arabalarından biri. Çeşitli araç gereçler ve güçlü bir motorla donatılmış olup ona karşı çıkmak isteyen herkese zorlu bir mücadele sunuyor. Bu muazzam aracın sürücüsü Go Mifune profesyonel yarış dünyasına dalmayı hayal eden bir genç.
Bunun aksine Go’nun babası ve Mach 5’in yaratıcısı olan Daisuke Mifune oğlunun yarış pistinin yakınına bile yaklaşmasını istemiyor. Her şeye rağmen kız arkadaşı Michi, erkek kardeşi Kurio ve onun yancısı Sanpei, Go’nun tüm zamanların en büyük yarışçısı olmak için çıktığı bu yolda onun en büyük hayranları oluyorlar.
Lakin Go kısa zamanda bunun bu kadar kolay olmadığı öğreniyor. Yolsuz iş adamları tarafından desteklenen rakibi Racer X’le olan zorlu rekabete kadar, Go önündeki yolda pek çok engelle karşı karşıya ve bitiş çizgisini geçmeden önce kanıtlaması gereken çok şey var.
(Tanıtımı Türk Anime TV'den aldım. Onlar da My Anime List'deki tanıtımı çevirmişlerdi.)
Değerlendirmem:
İzlenmeyecek bir anime değil. Yapıldığı yıl göz önüne alınırsa oldukça sürükleyici bir anime. Ama biz 2022 yılındayız ve aradaki onlarca yıldan yüzlerce anime izledik ve binlerce anime izleyebiliriz. Bu kadar çok seçenek arasında Mach GoGoGo ne yazık ki tercih edilmeyi hak eden bir anime değil.
Ben 8 bölümünü izleyebildim.. Çünkü sadece 8 bölümünü Türkçe altyazılı bulabildim.
İyi yanları:
İnsanı gaza getiren bir müziği var. Oldukça sürükleyici bir anime. Karakter tasarımları yılına göre çok iyi. Çocuk olsam şu zamandaki çizgi filmlerdense Mach GoGoGo'yu izlemeyi tercih ederdim.
Kötü yanları:
Sadece 8 bölümünün Türkçe altyazısı var. Çizimler ve animasyon kötü. Arabalar yolda gitmiyor uçuyor resmen. Üzerinde fazla uğraşılmamış bazı yerleri baştan savma yapılmış bir anime yani. Animedeki çoğu şey çocukça ve saçma. Özellikle de küçük kardeş ve maymuna 8 bölüm boyunca gıcık oldum.
Bana göre eksisi artsından fazla olan bir anime.
19 Mart 2022 Cumartesi
Nerede O Eski Animeler
Blogtaki son yazılardan anlamışsınızdır belki: Eski animeleri izlemeye başladım. Eski animeleri izlerken belli bir sıra ve düzen ile gitmeyi düşündüm. Bunun için de TurkAnime isimli sitede yer alan animeleri tarih sırasına göre en eskiden başlayarak izlemeye karar verdim. Tabii ki bütün animeleri izlemeyeceğim. Yaptığım ön araştırmaya göre 1980'li yıllara kadar anime seçmeden her animeyi izleyerek gidebilirim çünkü fazla bir anime yok. Ama 1980'lerden sonra çok fazla anime olan yıllarda seçerek ilerleyeceğim.
Böyle bir şey yapmamın bazı nedenleri var. Bu nedenlerden bir tanesi anime izleme uğraşını daha düzenli bir hobi haline getirmek. Bir diğer nedenim ise animenin tarihsel olarak nasıl evrildiğini gözlemlemek. Ve en son nedenim de animeleri izledikten sonra yazdığım tanıtım veya inceleme yazıları ile animelerin tarihi gelişimi hakkında bilgi üretmek. Böylece amatörce de olsa bilime katkı sağlamak.
Şu an 1967 yılındayım. İzlediğim animeler hakkında tanıtım yazıları hazırlayarak gidiyorum. Ama bu tanıtım yazılarının benim için yeterli olacağını sanmıyorum. Bu yüzden her 10 yılda bir o 10 yılın animelerinin karakteristik özelliklerini yazdığım yazılar hazırlayacağım. Ayrıca yazdığım yazıların belli bir düzende yer aldığı listeler de şart.
İşte benim bu sıralardaki uğraşlarımdan bir tanesi böyle belli bir düzende eski animeleri izlemek. Bundan sonra da eski animeler hakkında yazılar gelmeye devam edecek.
18 Mart 2022 Cuma
Ougon Bat 1967 Anime
KÜNYE:
Tip: Televizyon Serisi
Bölüm Sayısı: 52
Tür: Aksiyon, Bilim Kurgu
Yayınlanma Tarihi: 01 Nisan 1967 - 23 Mart 1968
Stüdyo: Tele-Cartoon Japan
Süre: Her bölüm 25 dakika
Tanıtım:
Pelerini ve asası olan altın yarasa Ougon Bat, bir bilim adamı ve arkadaşları tarafından (özellikle de sevimli bir kız olan Marie) hiyerogliflerle kaplı mezarından yeniden canlandırılan Atlantisli koruyucu bir ruhtur. Gelişi altın bir yarasa ve fesat bir gülüş tarafından müjdeleniyor. Ve süper güçlerini Lord Nazo'nun kötülüklerine karşı mücadele etmek için iyi yolda kullanıyor.
Değerlendirmem:
Geçmişten günümüze animeleri izlemeye başladığımdan bu yana izlediğim ilk seri şeklindeki anime Ougon Bat oldu. Çizimler vb. olarak orta kalitedeki bir iki boyutlu batı çizgi filmini andırıyor. 1960'lı yıllarda izlediğim animeleri genel olarak değerlendirince kısaca şu şekilde bir değerlendirme yapıyorum: " Animenin çizgi film olduğu yıllar."
Her şeyiyle üzerinde uğraşılmış bir çizgi film. Ama bu animeyi izlediğim 2022 yılı için değerlendirecek olursam, çok fazla eksik yönü var. Bir kere kahraman Supermen ve Batman çakması. Senaryosu, konusu, konun işleyişi vb. gibi özellikleri de kötü. Tabii 1967 yapımı olduğunu bilerek izlediğiniz zaman bu kötü yanlarına tolerans gösteriyorsunuz.
Bence Ougon Bat animesi izlemeye değer değil. Çünkü 52 bölüm olmasına rağmen sadece ilk 4 bölümün Türkçe çevirisini bulabildim. Ayrıca çizimleri, hikayesi vb. ile yıllara meydan okuyan bir anime de değil.
14 Mart 2022 Pazartesi
Kutman Narlı Meyve Şarabı
Aldığım dört tane meyve şarabından en sona bıraktığım narlı olanıydı. Narlı olanı en sonra bırakmamın nedeni; üzerinde Japonya ve İngiltere'den ödül aldığının yazmasıydı. Hatta bu meyveli şarapları almamın nedeni de hem meyveli şarabın tadını deneyimlemek hem de Japonların ödüle layık gördüğü bu lezzeti tatmaktı.
Bu narlı şarabı pizzanın yanında içtim. Vişneli veya böğürtlenli kadar sevemedim tadını. Yine de çilekliden güzeldi ve içilmeyecek bir şarap değildi. Ayrıca ben sevgililer günü münasebeti nedeniyle indirime girdiği için almıştım ama şu anki fiyatıyla alınacak bir şarap değil. 75 Cl'lik şişelerdeki meyve şarapları çok daha ekonomik olur gibi geliyor bana. Ben bu şaraba 25 TL para ödedim. Şu an ne kadar bilmiyorum ama 30 Liranın üzerindedir diye tahmin ediyorum.
Aradan uzun süre geçtiği için yazacak fazla bir şey bulamadım....
12 Mart 2022 Cumartesi
Tenrankai no E 1966 Anime Film
Tip: Film
Tür: Komedi
Yayınlanma Tarihi: 11 Kasım 1966
Stüdyo: Mushi Production
Süre: 32 Dakika
Tanıtım:
Diyalogsuz kısa hikayelerden oluşan diyalogsuz (konuşmaların olmadığı) bir anime film. Filmde estetik cerrah, boksör, gazeteci gibi modern toplumun aktörlerini ele alan kısa hikayeler vardır.
Önemli Notlar:
1966 Oofuji Noburou Ödülü'nü almıştır.
Bir Osamu Tezuka filmidir.
Değerlendirmem:
Yine konuşmaların olmadığı yani diyalogsuz bir Osamu Tezuka filmi. Bundan önce izlediğim Ningyo ismindeki Osamu Tezuka filmini beğenmemiştim. Ama bu izlemeye değer bir film. Tanıtımında yazdığım gibi bir çok kişi için farklı animasyonlar oluşturulmuş ve çizim teknikleri vb. animasyondan animasyona değişiyor. Cin Ali gibi çizilmiş kısımda var daha ayrıntılı çizilmiş kısımlarda.
Bu animede de İsao Tomita ismini gördüm. Muhtemelen Osamu Tezuka ile ortak çalışıyorlar. Ve 1960'lara damgasını anime müzikleriyle vuran bir adam diye tahmin ediyorum.
Bence izlenecek bir anime. Sanat filmi tadında bir şey. 32 dakikacık olması da fazla düşünmeden izlemeye başlamaya itiyor insanı.
11 Mart 2022 Cuma
Gulliver no Uchuu Ryokou 1965 Anime Film
KÜNYE:
Tip: Film
Tür: Macera, Bilim Kurgu
Yayınlanma Tarihi: 20 Mart 1965
Stüdyo: Toei Animation
Süre: 1 saat 20 dakika
Tanıtım:
Ted karanlık ormanın derinlerinde yaşlı professor Gulliver ile tanışır. Köpek Mack, Albay denilen oyuncak asker, ve karga Kuro (Kara)’nunda eşlik etmesiyle ikili Gulliver uzaygemisiyle Mavi Umut Gezegeni’ne doğru bir yolculuğa çıkar. (Normalde tamtım metnini kendim yazarım ama bu kez Turk Anime'deki tanıtım metnini kopyala yapıştır yaptım.)
Değerlendirmem:
Amerikan çizgi filmlerinden bir farkı yok. Hatta dublaj yap Türk çocuklarının önüne koy, bunu kim yapmıştır de, Amerikalılar der büyük ihtimalle. Ama yılına göre büyük bir emek var bu animede. Ve emeği geçenler işlerini özenerek yapmışlar. 90'lı yıllarda Amerikalılar hala bu düzeyde çizgi filmler yapıyordu. Bu yüzden bu animede de Japonlar bulundukları çağı aşmış desek yalan olmaz
Bana göre bu anime ile Japon animeleri dünyadaki teknik olarak en önde giden çizgi filmleri yakalamış hatta Japonlar da artık animasyon alanında söz sahibi olmaya başlamışlar.
Bu anime bence eski animelere veya çizgi filmlere ilgi duymuyorsanız izlenmez. Türkçe dublajlı olsa tam çocukların izleyebileceği bir çizgi film olurdu.
10 Mart 2022 Perşembe
Ningyo 1964 Anime Kısa Film
Tip: Film
Tür: Fantastik
Yayınlanma Tarihi: 21 Eylül 1964
Stüdyo: Mushi Production
Süre: 8 dakika
Tanıtım:
Hayal kurmanın yasak olduğu bir dünyada kurtardığı balığın bğir deniz kızı olduğunu düşünen bir çocuğun hikayesi.
Önemli Notlar:
Ningyo, anime ve manga tarihinde önemli bir yere sahip olan Osamu Tezuka'nın eserlerinden birisidir.
Değerlendirmem:
Açıkçası ben Ningyo'yu beğenmedim. bazı kişiler düşünce özgürlüğünü anlatıyor filan demiş. Ama bence deli bir çocuğun hayal gücünü izliyoruz. Çizimler de kötü zaten. Bundan önce izlediğim Osamu Tezuka filmini çok beğenmiştim ama Ningyo benden geçer notu alamadı.
Normalde izlemek zaman kaybı derdim ama zaten 8 dakika. Benim tanıtımımı okumuşsanız biraz daha zaman ayırıp bu animeyi de izleyin derim.
9 Mart 2022 Çarşamba
Da Nao Tiangong 1964 Çin Animesi
KÜNYE:
Tip: Film
Tür: Macera
Yayınlanma Tarihi: 1964
Stüdyo: Shanghai Animation Film Studio
Süre: 1 saat 54 dk
Tanıtım:
Hikaye, ünlü Çin masalı Batıya Yolculuk'un ilk bölümlerine dayanmaktadır. Ana karakter, Cennetin Yeşim İmparatoru'na isyan eden Maymun Kral olarak da bilinen Sun Wukong'dur.
Önemli Notlar:
Wan Laiming önderliğinde Wan kardeşler tarafından yaratılmış bir Çin çizgi filmidir.
1960'lı yıllar Çin Animasyon Endüstrisi'nin zirvesi olarak adlandırılmaktadır.
Da Nao Tiangong, yurt içinde ve yurt dışında bir çok ödül alarak Wan kardeşlerin adını dünyaya duyurmuştur.
Değerlendirmem:
Çin yapımı olduğu için bunu animeden sayıp izlesem mi yoksa izlemesem mi kararsız kalmıştım. Sonra bir şans vereyim dedim. Çok güzel bir şey beklemeyin. Bence izlenebilecek bir animeydi ama arka plandaki resimler başta olmak üzere baştan savma yanları vardı. Bu durumu da komünist Çin'de yapılmasından dolayı olduğunu düşünüyorum. Çalışanların bir kısmı işinin ehliyken bir kısmı da Pekin'de dayısı olduğu için iş bulmuş, animasyon stüdyosunda arka plan resimlerini yapıyor gibi geldi bana.
İzlemeyi düşünen herkese tavsiye etmem. Eğer benim gibi eski animeleri hatta eski çizgi filmleri seviyorsanız izleyin. Yoksa izlemekten zevk almazsınız.
8 Mart 2022 Salı
Aru Machi Kado no Monogatari 1962 Anime
KÜNYE:
Tip: Film
Tür: Dram, Romantizm
Yayınlanma Tarihi: 05 Kasım 1962
Stüdyo: Mushi Production
Süre: 39 dk
Tanıtım:
Küçük sevimli bir kız ve çatıya düşürdüğü en sevdiği oyuncak ayısı, kızın evinin çatısında yaşayan bir fare ailesi, bir çınar ağacı, serseri bir güve, arızalı bir sokak lambası ve binanın dibindeki dar sokaktaki duvarlara yapıştırılmış onlarca farklı afişin müzik eşliğindeki hikâyesi anlatılmaktadır.
(Normalde tanıtımları kendim yapıyorum ama bu tanıtımı Türk Anime TV'de gördüm çok hoşuma gitti. Bu yüzden kopyala yapıştır yaptım.)
Önemli Notlar:
1962 yılında Oofuji Noburou Ödülü'nü kazanmış.
Anime ve manga tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Osamu Tezuka, Aru Machi Kado no Monogatari'de orjinal tasarımcısı, hikaye yazarı ve baş yapımcısıdır.
Değerlendirmem:
Tarihe meydan okuyan bir anime. Şu an bile zevkle izlenebilecek bir anime. Çizimleri tabii ki animelerden ziyade normal çizgi filmler gibi. 40 dakikaya yakın anime boyunca hiç konuşma yok. Sadece başlangıçta yazı ile kısa bir kaç bilgi veriliyor. Sonrasında her şey çizim ve animasyon ile anlatılıyor ki bu işi de hakkını vererek yapmışlar. Bence kesinlikle izlenmesi ve üzerine düşünülmesi gereken bir anime. Ben anlattıklarından ziyade anlatma tekniğiyle ilgilendim bu animede. Aslında konuşma olmadan da başarılı bir anime yapılabilecek olmasını göstermesi benim ilgimi çekti.
İzlemek isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. 2021 yılında çıkan animelerin yarısından çoğundan çok ama çok daha kaliteli bir anime.
7 Mart 2022 Pazartesi
Büyükada Gezim
25 Eylül Cumartesi günü sabah erken kalktım. Ben de hava durumuna baktım ne yağmurlu ne de çok sıcak görünüyordu. Bu fırsat bir daha ayağıma gelmez belki düşüncesiyle Adaları gezmek için hazırlık yapmaya başladım. Aslında aylar önce yani yazın başında adaları gezmeyi planlıyordum. Hatta o zaman yaptığım plan şöyleydi: Her hafta cumartesi günü bir adayı gezeceğim. Ama erken kalkamamam, hava durumu, başka işlerimin olması gibi durumlardan dolayı bir türlü bu aktiviteyi hayata geçiremedim. Ama bu cumartesi günü fazla düşünüp plan yapmadan çıktım evden atladım metroya adalara doğru yola çıktım.
Evden çıkmadan önce ilk olarak Büyükada’ya gitmeye karar verdim. En kötü ihtimalle adanın etrafını gezerek ormanın ve sahilin kenarında doğa yürüyüşü yapıp gelirim düşüncesindeydim. Sonrasında Google Haritalar’dan Büyükada’ya nasıl gidebileceğime baktım. Büyükada’ya kadar olan yol şu şekildeydi: Evden çıktım Yenikapı’ya kadar Metro ile gittim. Sonrasında Marmaray’a bindim ve Bostancı’da indim. Bir kaç dakika yürüyerek Bostancı iskelesine gittim, 12:30’da Büyükada ve Heybeliada vapuru varmış. Yarım saat önce gelmişim o yüzden biraz oyalandım etrafta. 12:15 gibi vapura bindim. Vapur yolculuğum 35 dakika gibi sürdü. Aşağı yukarı 13:00 gibi Büyükada’ya vardım.
Vapurda kafamda ilk başta iskelenin oraları yani yerleşim yerlerinin arasında görülmeye değer şeyleri gezerim düşüncem vardı. Ama indiğimde iskeleye yakın yerler acayip kalabalıktı. Ben de fikrimi değiştirerek bir an önce kalabalıktan çıkıp adanın etrafını yürüyerek gezmeye başladım.
İlk olarak sağım ve solum ahşap köşklerle, villalarla doluydu. Kendimi İtalya’daymış gibi hissettirdi bu beni. Yürümeye devam ettim. Biraz sonra evler seyrekleşti. Denize doğru baktığımda Sedef Adası görünüyordu. Biraz daha yürüdüğümde evler iyice seyrekleşti. Hatta adanın iç tarafında orman başladı. Yürümeye devam ettiğimde Adalar Müzesi isminde bir müze denk geldi ama girmedim. Biraz sonra Rum Ortodoks Kabristanı’nı gördüm. Hemen yanında da Katolik Kabristanı vardı. Tahminime göre Osmanlı’nın son zamanlarında Türkiye’ye yerleşen ticaretle uğraşan İtalyan ve Fransızlardan kalma bir mezarlıktı.
Artık iki yanımda da orman vardı. Ama bu fazla uzun sürmedi. Bir süre sonra denizden tarafta at ahırlarını gördüm. Adanın etrafını dolaşmaya başladıktan sonra ilk başta sadece elektrikli araç kullanan kişileri ve bir kaç tane bisiklet süren görüyordum. Ormanlık alana geldikten sonra da tek tük bisiklet sürenleri gördüm. Benim gibi yürüyerek adayı dolaşan sadece bir kaç kişi gördüm gezim sırasında. Bunlardan biri de at ahırlarının orada gördüğüm kırklı veya ellili yaşlarındaki bir çiftti. Adamın ayağına bir şey olmuş olacak ki benim önümde yürürlerken durdular ve yolun kenarına oturdular. Adam ayakkabısını çıkardı filan. Neyse ben de bu sırada hem gölge hem de manzarası güzel olan ve oturabileceğim bir bulup biraz dinlenmem gerektiğine karar verdim ama uzun bir süre sonra bulabildim. Google Haritalar’da Viranbağ Plajı yazan yerin oraya gelene kadar aradığım özelliklerde dinlenebileceğim bir yer bulamadım.
Bu arada denizde gördüğüm manzara da değişti. İlk başta Sedef Adası’nı görüyordum. Sonra Tavşan Adası’nı görmeye başladım. En sonunda da mola verdiğim yerde Yassı Ada ve Sivri Ada’yı görüyordum. Bu arada bitki örtüsünde de ufak tefek değişiklikler oldu. Adanın güneyine indikçe zeytin ve diğer makiler çoğaldı. Yassı Ada ve Sivri Ada’yı seyrederek biraz dinlendim. Sonrasında yoluma devam ettim. Normalde ormanların içinden giderek Aya Yorgi kilisesine gitmeyi düşünüyordum. Ama ormanın içinden geçen yolları kapatmışlar. Ben de sahili takip etmeye devam ettim. Bu kez denize doğru baktığımda manzaram Heybeli Ada’ydı.
Yolu takip ederek adanın tam ortasındaki yolların kesiştiği bir kavşağa geldim. Burası da kalabalıktı. Sonrasında Aya Yorgi Kilisesine doğru dik bir yokuşu çıktım. Bu yokuş beni biraz zorladı. Terlememe de neden oldu. Zaten adanın etrafının 3/4’ünü hali hazırda yürümüştüm bir de üzerine burası beni yordu. Tepeye ulaştığımda ilk olarak kiliseyi dışardan biraz gözlemledim. Sonrasında Heybeli Ada tarafındaki kayalıklarda dolaştım biraz. Bir kaç tane fotoğraf çektim. Sonrasında biraz da burada dinlendim. Terin soğuyana kadar bekledikten sonra tekrar kilisenin önüne geldim. Baktım millet kilisenin içine giriyor. Ben de girdim. Küçücük bir yerdi zaten hızlıca içerisini gezip çıktım. Kilisenin tavanı güzeldi ama rölyef resimleri hiç beğenmedim. Kiliseden çıkarak çıktığım yolu geri indim.
Son olarak görmek istediğim bir yer daha vardı. Google Haritalarda Dilburnu Tabiat Parkı yazan burun. Belki burunun en ucunda güzel bir manzara olur diye gitmek istiyordum. Ama aynı zamanda mesire alanıymış ve kalabalığa girmek istemedim. Bu yüzden kapısının yanından geçerek başladığım yere doğru yürümeye devam ettim.
Kısa bir süre sonra tekrar evlerin arasında buldum kendimi. Görmeye değebilecek bir yer kalmış mı diye Google Haritaları kontrol ettim. Sadece San Pacifico Latin Katolik Kilisesi dikkatimi çekti. Güzergahımı orasının önünden geçecek şekilde ayarladım. Ama dışarıdan çok da görmeye değer bir yer değilmiş. Sonrasında ise vapur iskelesine geri döndüm. Bu paragrafta anlattığım bölümünü (yani adanın kuzey batısını) gezerken çok güzel mimariye sahip evlere denk geldim.
İskeleye vardığımda vapurun kalmasına 50 dakika olduğunu öğrendim. Karnım acıkmıştı ben de Migros’a gittim bir kaç tane abur cubur aldım. Onları yedikten sonra yanıma bir abi oturdu. Doğma büyüme Büyükadalıymış. Vapurun saatine kadar onunla muhabbet ettim. Sonrasında Vapura binerek Anadolu kıyısına doğru yola çıktım.
Büyükada gezimde şu da olsa güzel olurdu dediğim bir kaç şey oldu. Bunlar:
- Bir sevgilim olsaydı da onunla gezseydim çok daha fazla keyif alacağımı düşünüyorum.
- Rum Yetimhanesi de Büyükada’daymış. Aya Yorgi Kilisesi’nin olduğu tepeden görmüştüm ama ben orayı Heybeli Ada’da sandığımdan orası Heybeli Ada diye düşündüm.
- Ormanın içerisindeki toprak yollar kapatılmıştı. Daha fazla yürümem gerekecekti ama tam anlamıyla bir doğa gezisi yapmak istiyordum. Kısaca adanın iç tarafındaki orman yollarında yürüyemediğim için üzgünüm.
5 Mart 2022 Cumartesi
Tower of God Xia Xia Fanart – Fanart Böyle Yapılır
Tower of God ismindeki popüler Kore webtoonundaki kıyıda köşede kalmış bir karakter olan Xia Xia’nın fanartını yaptım.
Karakalem AşamasıKarakalem 2. Aşamanın Balangıçı
Karakalem aşaması bitti
Mürekkeplemeye Başlama
Kağıt ve kalem kullandığım aşamanın sonu
- Kurşun kalem kullanarak ana hatlarıyla çizmek.
- Nerenin siyah nerenin beyaz olacağını tam olarak belirlemek için siyah olan yerleri kurşun kalem ile boyayarak görmek.
- Pilot kalemler ve keçeli kalemler ile siyah olacak her yeri ve her çizgiyi mürekkeplemek.
- Taratmak.
- Renk tonları ile oynayarak resmi tam olarak siyah-beyaz yapmak.
- Bazı ufak pürüzleri düzeltmek.
- Renklendirilecek yerleri düzeltmek.
En son hali
Sonuç olarak bir Kore webtoonundaki Çinli ismine sahip bir karaktere Japon denizci üniforması giydirerek bir Türk kendi stilinde çizmiş oldu. Bu çalışmam ile Türk gençlerine Fanart’ın nasıl yapılacağı dersini vermeyi amaçlıyorum. İnşallah anlarlar.
4 Mart 2022 Cuma
Shounen Sarutobi Sasuke 1959 Anime Film
KÜNYE:
Tip: Film
Tür: Macera, Fantastik
Yayınlanma Tarihi: 25 Aralık 1959
Stüdyo: Toei Animation
Süre: 1 saat. 23 dakika
Shounen Sarutobi Sasuke |
"Magic Boy" ismiyle Kuzey Amerika'da yayınlandı.
Kuzey Amerika'da sinemada gösterilen ilk anime filmdir.
Sasuke, kötü bir cadı ile karşılaşır. Sonrasında büyü öğrenen Sasuke öğrendiği büyüleri kötü cadıyı alt etmek için kullanacaktır.
3 Mart 2022 Perşembe
Uluslararası İlişkiler Bölümü Sekizinci Yarıyıl
Uluslararası İlişkiler bölümündeki sekizinci yarıyılımda da vize ve final sınavları Korona Virüs nedeniyle online olarak yapıldı. Bu dönem altı ders almıştım. Altı dersi de başarıyla geçtim ve mezun oldum. Dönemlik not ortalamam 3,73 oldu. Bu dönem de Yüksek Onur Belgesi aldım. Genel not ortalamam da 3,31’e yükseldi.
Uluslararası İlişkiler bölümünden artık mezun oldum. Bundan sonra Uluslararası İlişkiler alanında yapabileceklerimle ilgili düşüneceğim ve sizlerin de faydalanması için genel bir yazı hazırlayacağım.
Şimdi Uluslararası İlişkiler bölümünün sekizinci yarıyılında aldığım dersler ve kısaca dersler hakkındaki yorumlarımdan bahsedeyim:
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Oldukça zor bir ders. Uluslararası İlişkiler bölümünde okuduğum iki sene boyunca en çok zorlandığım derslerden birisi araştırma yöntemleri dersi oldu. Bu dönem aldığım en kötü not da bu dersten oldu. BB ile geçtim.
ULUSLARARASI HUKUK II
Uluslararası Hukuk II dersi de oldukça zor derslerden birisi. Zaten hukuk dersleriyle aram oldum olası olmamıştır. Ders ne kadar zor olsa da sınavda sorular kolay geldi. Bu dersi AA ile zorlanmadan geçtim.
AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Avrupa çok da hakim olduğum bir coğrafya değil. Daha önceki dönemlerde de Avrupa Birliği ile ilgili bir kaç ders almıştım. Her ne kadar iyi ders çalışsam ve konulara hakim olduğumu düşünsem de her zaman (bana göre) zor sorular denk geldi ve çan eğrisi yüksekti. Bu yüzden sürpriz yapmasından korktuğum bir dersti. Oldukça yüksek notlar alamama rağmen Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri dersini AB ile geçtim.
KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM
Bu dönem en sevdiğim derslerden biri Küreselleşme ve Kültürlerarası İletişim oldu. O kadar zor dersin arasında bu ders bana ilaç gibi geldi. Küreselleşme dersini zorlanmadan AA ile geçtim.
GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SİYASET
Geldik bu dönem benim favori dersime. İlgimi çeken Hindistan ve Çin gibi ülkelerinde yer aldığı ön plana çıkan gelişmekte olan ülkelere birer ünite ayırmışlar. Ders kitabını zevkle okudum. Sınav soruları da hoşuma gitti. Tabii ki gelişmekte olan ülkeler sınavından AA ile geçtim.
ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARI II
Geldik en baba derse. İlk dönemden alışmışım herhalde bu dönem kuramlar dersi bana aşırı zor gelmedi. Yine de çok zor bir ders. Bana sınavda güz dönemine göre çok daha kolay sorular sormuşlar gibi geldi. Uluslararası İlişkiler Kuramları II dersinden AB ile geçtim.
GENEL DEĞERLENDİRMEM
Sonunda Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldum. Böylece ilk Lisans diplomamı almış oldum. Gerçi diploma elime geçmedi henüz. Ayrıca vakit kaybetmeden mezuniyet belgemi personele verdi. Maaşıma etkisi olmuyormuş ama döner sermayeyi çok az artırıyormuş.
İlerleyen bir zamanda mezuniyet sonrası ile ilgili bir yazı yazarak iş alanları ve daha geniş anlamıyla Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirmeniz sizin nasıl işinize yarayabilir bu konuları anlatacağım.
2 Mart 2022 Çarşamba
Hakujaden 1958 Anime Film
Tip: Film
Yayınlanma Tarihi: 22 Ekim 1958
Stüdyo: Toei Animation
Süre: 1 saat 18 dakika
Tanıtım:
Genç bir çocukken Xu-Xian, evcil hayvanı olan küçük bir yılanı serbest bırakmak zorunda bırakılır. Onun haberi yoktur ama yılan aslında Bai-Niang adında genç bir yılan tanrıçasıdır ve ona aşıktır. Yıllar sonra, ikisi de yetişkin olduklarında, prenses sihirli bir şekilde bir insana dönüşür ve sevgisini bulmak için geri geli. Fakat rahip onun kötü bir ruh olduğuna inanır ve Xu-Xian'ı Bai,Niang'tan kurtarmak için köyden kovar. Xu-Xian'ın evcil hayvanları Panda ve Mimi onu kurtarmak ve onu getirmek için yola çıkarlar ve bu sırada bir hayvan çetesinin lideri olurlar.
Önemli Notlar:
Çin halk masalı "Beyaz Yılan Efsanesi" 'nden uyarlanmıştır.
İlk renkli ve uzun metraj anime filmidir.
Tüm karakterleri sadece iki seslendirme sanatçısı seslendirmiştir.
Amerika'da gösterime giren ilk üç anime filminden birisi de Hakujaden'dir.
Venedik, Meksika ve Berlin'de ödüller almıştır. (Kaynak anime.gen.tr)
Değerlendirmem:
Hakujaden, çizimler olarak zamanının ilerisinde bir anime. Animelerde görmeye alıştığımız büyük gözler vb. animelerde kullanılmaya başlamadan önce yapılmış bir anime. Ama çizimlerinde Japon esintileri var. Özellikle de arka plan çizimlerinde geleneksel Japon çizim tarzlarından yararlanılmış. Ama karakter çizimleri vb. tamamen o zamanlar tüm dünyada hakim olan çizgi film çizim tarzında çizilmiş.
İlk uzun metraj renkli anime filminin bir Çin masalını anlatması beni şaşırttı açıkçası. Seslendirmeleri de beğenmedim. Sonradan bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmalarda öğrendim ki sadece iki kişi seslendirmiş koca animeyi. Muhtemelen bu yüzden seslendirmeler kötü oldu.
Tarihi eser niteliği taşıdığı için izleyip izlememe konusunda kararsız kalanlara izlemelerini öneririm.
1 Mart 2022 Salı
Ateş Böceklerinin Mezarı Çizimim
Ünlü Japon anime yönetmeni İsao Takahata’nın ölümsüz esri Ateş Böceklerinin Mezarı filminin en sevdiğim sahnelerinden birisini çizdim.
İlk olarak kopya ile genel hatlarını çizdim.Normalde Art Line kalemlerle sadece siyah ve beyaz yapmayı planlıyordum. Ama ilk olarak kurşun kalem kullanarak gölgeleri görmek istedim.
Çizgilerin üzerinden bir daha geçtim. Çizim çok hoşuma gittiği için bu haliyle bırakmaya karar verdim.
28 Şubat 2022 Pazartesi
Mura Matsuri 1930 Anime
KÜNYE:
Tip: Film
Bölüm Sayısı: 1
Yayınlanması tamamlanmış
Yayınlanma Tarihi: 14 Ekim 1930
Tür: Müzik
Süre: 2 dakika 32 saniye
Tanıtım: Eiko Hirai'nin bir şarkısı eşliğinde geleneksel Japon hasat festivalinin gösterildiği, birkaç dakikalık siyah beyaz bir animedir.
Değerlendirmem:
Mura Matsuri, bu zamana kadar bulup izlediğim en eski tarihli anime herhalde. İnternette Türkçe alt yazılı olarak bulunabilecek en eski anime de bu olsa gerek. Anime bir çocuk şarkısının klibi gibi. Kullanılan teknikler, çizimler vb. oldukça amatör.
27 Şubat 2022 Pazar
Bilgisayar Mühendisliği AltıncıYarıyıl
Bilgisayar Mühendisliğinde okuduğum iki buçuk sene boyunca hep üstten ders aldığım için bu dönem mezun olmam için tamamlamam gereken kredi kadar ders alabildim. Normalde güz döneminin dersleri bahar döneminde alınamıyor. Ama Proje derslerinin istisna bir durumu varmış. Bu sayede önceki dönem kaldığım Proje I dersini de bu dönem alabildim.
Ama bu dönem ne yazık ki mezun olamadım. Proje II dersinden kalarak en az bir dönem daha okulu uzattım. Güz döneminden önce mezun olabilme ihtimalim halen var mı araştıracağım. Ama umudum yok. Ayrıca güz döneminde dönem harcı yatırmak yerine sadece 3 kredilik ders alacağım için kredi başına ücret ödeme imkanım var mı onu da araştıracağım ve Bilgisayar Mühendisliği bölümünden sorumlu beyefendiye soracağım. Yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim ama olmadı, bitiremedim. Kısmet değilmiş.
Geçen dönemin sonunda yazdığım yazıda bu dönem ile ilgili üç hedef belirlediğimi yazmıştım. Depresyonla geçen bir yarıyılın sonunda ortanca hedefimi tutturmuş olmak beni neşelendirdi.
2021-2022 Güz Dönemindeki yegane hedefim mezun olmak.
Mezuniyet sonrasında kendimi geliştirmek istediğim bir kaç alan var. Sonrasında kamu veya yurtdışında iş arayacağım.
25 Şubat 2022 Cuma
PhotoShop ile Apartman Çizimi
PhotoShop ile iki tane apartman çizdim. Daha önce paylaştığım Sigara İçmeye Hazırlanan Genç Çizimim yazımda sigarayı PhotoShop ile tekrardan çizdiğimden bahsetmiştim. O zaman aklıma tamamen PhotoShop ile bina çizmek gelmişti. Ben de bu düşüncemi fazla vakit geçmeden gerçekleştirdim.
Önce kağıda cetvel ve kağıt kullanarak perspektif çizgilerini çizdim. Düşey çizgilerin tamamını çizerken yatay çizgilerin sadece çizgi olacak yerlerini çizdim. Böyle yapmamın nedeni eğer yatay çizgilerin de tamamını çizseydim sileceğim yerleri bulabilmek çok zor olacaktı.
Kağıt, Kalem ve Cetvel ile Bina Çizimi
Sonrasında taratarak çizimdeki bütün çizgilerin üzerinden PhotoShop’ta çizgi aracını kullanarak yeni çizgiler çizdim. Bunu yaparken elimi korkak alıştırmadım çizgileri olması gerekenden daha uzun çizdim. Çünkü seçim ve silgi araçları ile kolaylıkla silebilirim ama çizgi yetişmesi gereken yere yetişemezse bu sonradan büyük problemler doğurabilir.
Arka Plan Temizlendi |
Sonrasında kabaca olmaması gereken çizgileri çizdim.
Olmaması Gereken Çizgiler Kabaca Silindi
Renklendirilme Öncesi
Renklendirilmiş Çizim
Bu çalışmam ile perspektif alanında daha çok tecrübe kazanmayı amaçladım. Ama beklediğim gibi bir çizim ortaya çıkartamadım. Perspektif alanındaki çalışmalarıma devam edeceğim. Perspektif konusunda hala kendime güvenmiyorum. Yine binalar çizebileceğim gibi oda veya doğa çizimleri de yapabilirim.
23 Şubat 2022 Çarşamba
Aylar Sonra İstanbul’u Gezdim
Korona Virüsü çıktığından beri İstanbul’u neredeyse hiç gezmemiştim. Sadece bir kere arkadaşım ile Ortaköy’e gitmiştik. Bu cumartesi sokağa çıkma yasağı olmadığı için ve artık yaz geldiğinden dolayı biraz gezeyim dedim. Normalde çok yürüyen biriyim ama son zamanlarda evden dışarı sadece işe gidip gelmek için çıktığımdan olsa gerek yürümüyorum. Aslında ben adaları gezmek istiyordum. Daha önce hiç adalara gitmedim. Her hafta bir adayı yürüyerek gezmeyi planlıyordum. Ama hava durumunda bu hafta cumartesi yağmurlu görünüyordu. Ben de adaları gezmeye bu hafta değil başka bir zaman başlamayı uygun gördüm. Gezimin temasını camileri gezmek olarak değiştirdim.
Gezimin odağında Ayasofya ve Süleymaniye cami vardı. Sonradan arkadaşlarımla aramda müze kart mevzusu geçti. Arkadaşımdan İş Bankası kartını aldım. İlk olarak İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne İş Bankası’nın kredi kartı ile girebilirsem girmeyi planladım.
Öğlen uyandım. Arkadaşlarımla kahvaltı yaptım. İki arkadaşım da İstanbul’un başka yerlerini gezmek için gidiyordu. Birlikte metro ile yola çıktık. Aksaray’da metrodan inerek tramvaya geçtik. Metro’dan tramvaya yürürken girdiğimiz sokakta dikkatimi çeken bir şey oldu. Çok fazla Somali bayrağı vardı. Büyük ihtimalle Somali’de bayrak fabrikası yoksa Somali’nin hiç bir yerinde bu kadar çok Somali bayrağı yoktur. Yabancı bir gezginin YouTube videosunu izlerken Türkiye’de en dikkatini çeken şeylerden birinin her tarafta Türk bayrağı olması olduğunu söylüyordu. Ama ben yürüyüşüm sırasında Türk bayrağından çok Somali bayrağı gördüm.
Arkeoloji Müzesi
İlk hedefim Arkeoloji Müzesi olduğu için tramvaydan Gülhane durağında indim. Arkeoloji Müzesine giderek kapıda bekleyen güvenlik görevlilerinden birine İş Bankası’nın kredi kartının müze kart olarak hala kullanılıp kullanılmadığını sordum. İş Bankası’nın anlaşması bittiği için Müze Kart olarak geçmiyormuş artık. Ben de geri döndüm. Gülhane parkı çok kalabalıktı.
Ayasofya ve III. Ahmet Çeşmesi
Şansımı çok kalabalık değilse Ayasofya’da denemek için yürümeye başladım. Normalde tramvay yolunu takip ediyordum hep. Ama bu kez dün haritada gördüğüm 3. Ahmet çeşmesine çıkan sokaktan yürüdüm. Kalabalık olmayan bir sokaktı. Hoşuma gitti. Bir yanda Ayasofya’nın arka tarafı diğer yanda eski ahşap İstanbul evlerinin yeni versiyonları güzel bir görüntü sunuyorlardı. Ayasofya’nın girişine baktığımda çok kalabalık olduğunu gördüm. O yüzden Ayasofya’yı da gezi rotamdan çıkarmak zorunda kaldım.
Bukoleon Sarayı
3. Ahmet Çeşmesi’nin orada biraz dinlendikten sonra telefonumdan haritaya bakarak gideceğim yeni hedefimi belirledim. Yeni hedefim Bukoleon Sarayı kalıntılarıydı. Surları takip ederek denize ulaştım. Kennedy Caddesinde ilerleyerek Bukoleon Sarayı’na ulaştım. Ama restorasyon yapılıyormuş ve uzun duvar gibi brandalarla örtülmüştü. Bu yüzden hiç bir şey göremedim. Bu sarayı görmek istememin nedeni Bizans’tan kalma eserlere Türkiye’de hiç önem verilmiyor, sanki bizden önce bu topraklarda Bizans yokmuşçasına geri plana atılıyor. Ama ben Türkler bu topraklara gelmeden önce bu toprakların nasıl bir yer olduğunu bilmek, hissetmek istiyorum. Bu yüzden bu sarayı görmeye gittim ama yine hedefime ulaşamadım.
Küçük Ayasofya Cami
Hayal kırıklığıyla yavaş yavaş yürürken aklıma Bukoleon Sarayı’nın yakınında Küçük Ayasofya Cami’nin olduğu geldi. Buraya kadar gelmişken bir uğrayayım dedim. Caminin dışındaki bilgilendirme yazısını okurken tıpkı Ayasofya gibi kiliseden camiye çevrildiğini öğrendim. Bahçesine girerek Küçük Ayasofya camine yakından baktım ama içerisine girmedim. Küçük Ayasofya Cami’den Sultan Ahmet’in oraya geldim. Dikili Taş ve etrafını biraz gezdikten sonra oturarak biraz dinlendim. Dinlenirken annemle konuştum ve yeni rotamı belirledim: Süleymaniye Cami.
Tramvaya binerek Eminönü’nde indim. Yürüyerek Süleymaniye Cami’ne gittim. Eminönü aşırı derecede kalabalıktı. Daha önce koyduğum 3 hedefi de gezemememin verdiği hayal kırıklığı bir yandan kalabalık bir yandan sıcak bir yandan baya verimsiz bir gezi oluyordu. Özellikle sıcak hiç huyum olmamasına rağmen yarım saatte bir mola vermeme neden oluyordu. Evden çıkarken hava kapalı olduğu için yanıma ince bir mont almam da cabası.
Süleymaniye Cami
Süleymaniye Cami kalabalık değildi. Önce caminin yanındaki Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan Türbesine gittim. Burada ilgimi çeken iki şey oldu. Biri mezarlıklar arasında neden yapıldığını çözemediğim ama çok güzel bir şekli ve güzel işlemeleri olan bir taş vardı. İkinci ilgimi çeken şey de Kanuni ve Hürrem’in türbelerinde pencerelerin kapısı örtülmesin diye konulmuş ağır ve metalden tutulacak yerleri olan taşlar vardı. Türbeler bildiğimiz türbelerdendi. Uzun süredir türbeye girmediğim için iki türbenin de içerisine girdim tabii. Ama dua filan etmedim.
Sonrasında manzarası güzel bir bahçeye çıktım. burada biraz kalabalık vardı işte. herkes fotoğraf çekiyordu. Ben manzarayı sonraya bırakarak caminin içerisine girdim. Süleymaniye Cami’nin içerisi Sultan Ahmet Cami ile kıyaslandığında pek görülesi değildi. Fazla oyalanmayarak camiden çıkarak manzaralı bahçeye gittik boydan boya yürüdüm. Fotoğraf çekmek istesem de fotoğraf çekinilecek en uygun yer çok kalabalıktı bu yüzden manzarayı biraz kıyıdan köşeden izlemekle yetinerek tekrar yola çıktım.
Kalenderhane Cami
Vezneciler metro durağına geldim. Buradan eve gidecektim ama geri dönmeden önce bir kaç yer daha görebilmek için Şehzade Cami’nin oraya doğru yürüdüm. Yaşadığım hayal kırıklıklarından olsa gerek Şehzade Cami’nin bahçesine bile girmedim. Kenarından dolaştım. Caminin yanındaki parkın içinden geçerek tarihi su kemerinin altından geçerek Veznecilere doğru geri yürümeye başladım. Vefa Bozacısını geçtikten sonra tarihi bir kapı tarzı bir şey gördüm. Çıkmaz sokaklardan sonra bu yol baya dikkatimi çekti bu yüzden bu yola sapmaya karar verdim. Bu yol beni Kalenderhane Cami’ne çıkardı. İçerisine girmedim ama cami gezme temalı bu gezimde gördüğüm en güzel cami burasıydı. Sonradan internetten içerisine de baktım içerisi de güzelmiş. Bir ara kesin içerisine de gireceğim. Bu camiyi güzel yapan sui generis yani benzersiz, farklı oluşu. Hep aynı tarz camileri görmekten bıktım artık.
Sonrasında Veznecilere dönerek gezimi bitirdim. Bu gaziye çıkarken amacım daha önce hiç gitmediğim İstanbul’un bir kaç ünlü tarihi yerine gitmek ve yürüyüş yapmaktı. Süleymaniye Cami sağ olsun bu iki amacımı yerine getirebildim. Aşağı yukarı 8 kilometre yol yürümüşüm. Sonuç olarak bacaklarımı yürümeye alıştırma niteliğinde olan bu gezi son anlarında güzelleşerek yeni gezilere umut ışığı oldu.
21 Şubat 2022 Pazartesi
Sigara İçmeye Hazırlanan Genç Çizimim
Bu sıralar depresyondayım. Hiç bir şey yapasım gelmiyor. İş yerimden bir arkadaşa söyledim bunu. O da challenge yap kendi kendine meydan oku. Şu kadar sürede şunu yapacağım bunu yapacağım gibi hedefler koy ve bunu başarmaya çalış dedi. Ben de uzman doktor olduğu için bu tarz (psikoloji ile ilgili) konuları benden çok daha iyi biliyordur dedim ve yapmaya karar verdim. Challenge’ım şuydu: her gün 50 sayfa bir şeyler okuyacağım ve 5 tane çizim yapacağım.
Bu çizimlerden ilkinde kendimi fazla zorlamadan ısınma amaçlı basit bir şey çizmek istedim. Ve aşağıdaki çizimi yaptım.
Sigarasını içmeye hazırlanan gençAşağıda ise bu çizimin yapım aşamaları var.
Kurşun kalemle çizimi bitirdiğim zaman
Bu da tarattığımdaki haliYukarı ve aşağıda bulunan çizgileri, ayrıca sigara paketi ve sigarayı sonrasında PhotoShop programında yeniden çizdim. Ve bu bana bu çizimden elde ettiğim en büyük kazanım oldu. Sonrasında çizdiğim başka bir resimde sadece bu tekniği kullanarak iki adet bina çizdim.
19 Şubat 2022 Cumartesi
Sihirli Lamba Okuma ve İndirme Linkleri
Yazar & Çizer: A. Karabudak
Tür: Karikatür, Webtoon, Komedi
Bölüm Sayısı: 4 (Her panel bir bölüm)
Yayınlanma Tarihi: 2016
Tanıtım:
Sihirli lambanın içinden çıkan cin ile onu lambanın içinden çıkartan çocuk arasında geçen komik diyaloglar.
Not: Karikatür ile çizgi roman arasında bir şey. Bunu göz önünde bulundurarak okumanızı rica ederim. Sonra tek akıllının kendileri olduğunu sanan gereksiz insanlardan “Bu ne böyle?”” Yapamıyorsan yapma.” gibi saçma sapan yorumlar alıyorum.
ONLİNE OKU (WOLFTOON)
İNDİR
Sihirli Lamba’yı Manga-Tr’ye yükleyip yüklememe konusunda kararsızlık yaşıyorum. Bir okurum Çok güzel olduğunu daha fazla kişinin görüp okuması gerektiğini. Ve bu yüzden de Manga-Tr’ye yüklememi söyledi. Ama bu seri karikatüre de benziyor ve çok kısa. Zaten Sana Bir Şey Sorabilir Miyim?’in en çok eleştirilen yönü kısa olmasıydı. Bu konudaki düşüncelerinizi yorum ile veya email ile bana ulaştırırsanız çok makbule geçer.
Sihirli Lamba, yayınladığım ilk çizgi roman formatındaki çalışma. Umarım beğenmişsinizdir. Yukarıdaki yazıların hepsi beş sene önce eski bloguma yazdığım yazılar. Kopyala yapıştır yaptım.
Sihirli Lamba’yı okuduğunuz veya okuyacağınız için teşekkür ederim.
17 Şubat 2022 Perşembe
Komünist Düzenden Bıkan Karınca Karikatürü