30 Eylül 2024 Pazartesi

2024'te Girdiğim ve Gireceğim Sınavlar

 2024 Yılında Girdiğim Sınavlar:

JFT Basic

JFT Basic, JLPT gibi Japan Foundation tarafından düzenlenen bir sınav. Bu sınava Haziran ayında girip 229 puan alarak geçmiştim. Türkiye’de düzenlenmiyor. Yirmiye yakın Asya ülkesinde düzenleniyor. Toplam 4 oturum şeklinde 48 sorudan oluşan bir sınav. JFT Basic bilgisayar üzerinden yapılıyor ve JLPT gibi seviyeleri yok. Sadece katılımcının A2 seviye Japonca bilgisini ölçüyor. Sınavı geçmek için 250 puan üzerinden 200 veya üzeri puan almak gerekiyor. Bu sınavın tek işe yaradığı yer ise Tokutei Ginou vizesine başvurmak için dil yeterliliği sağlamak için kullanılabiliyor.

JLPT N3

Temmuz ayındaki JLPT yani Japonca Yeterlilik Sınavı’na N3 seviyesinden girdim. Ama o zaman çok hasta olduğum için sınava hiç odaklanamadım. Neredeyse tüm soruları sallayarak çıktım sınavdan. Geçme notu 95 olan bu sınavda 71 puan almışım.


2024 Yılında Girmeyi Planladığım Sınavlar:

JLPT N4

Geçen sene geçme notu 90 olan N4 sınavından 89 puan almıştım. Hem Türkiye’ye dönerken ders çalışmak şöyle dursun hiçbir şey yapmak istemem hem de birkaç hocanın JLPT’ye atlayarak girmeyin önce N4 sonra N3’e girin demesinden dolayı N4’e kayıt olmuştum. Şu anda bu kararımı olabilecek en iyi şekilde değerlendirmek için Japonca temelimi güçlendiriyorum.

27 Eylül 2024 Cuma

Açıköğretim Uluslararası İlişkiler Okunur mu?

 Açıköğretimde Uluslararası İlişkiler Bölümü okunur mu? Sorusunu irdeleyeceğim bu yazıda. Öncelikle soruyu ikiye ayıralım ve Açıköğretim okunur mu? Sorusunu irdeleyelim. Açıköğretim tabii ki okunur. Hatta okumamak için çok ekstrem durumlar olması lazım. Mesela bir alanda o kadar başarılısınızdır ki açıköğretim okumaya tenezzül etmezsiniz. Veya çift ana dal, yan dal filan yapıyorsunuzdur? Bu tarz durumlar haricinde açıköğretim okumamak hatta “ıyyy açıköğretim okunur mu?” “hiç okumam daha iyi” tarzı boş laf yapacağınıza birazdan yazacağım şeyleri iyi okumanızı tavsiye ederim.

Açıköğretim öğrencinin can simididir. Şöyle söyleyeyim: mesela çalışıyorsunuz, veya kırsal bir yerde yaşıyorsunuz ve sürekli şehir merkezine gidip gelecek imkanınız yok vb. durumlarda açıköğretim sizin için biçilmiş kaftan. Peki üniversite öğrecisisiniz bu sefer de ikinci üniversite ile bir ön lisans bölümüne sınavsız ikinci üniversite olarak kayıt yaptırıyorsunuz. Ön lisans okuyorsanız KPSS veya DGS’de tercih edebileceğiniz yerlerin sayısı artmış oluyor. Lisans okuyorsanız mezun olmadan önce şansınızı önlisans KPSS sınavında deneme şansı buluyorsunuz. Hatta sonrasında DGS ile örgün öğretimden mezun olduktan sonra farklı bir alanda lisans okuma fırsatını YKS gibi zor bir sınav yerine DGS gibi görece kolay bir sınavla başarmış oluyorsunuz. Biraz fazla uzattım galiba... Söylemek istediğim açıköğretime kayıt olmak için sınava gerek yok. DGS ile geçince üçüncü sınıftan başlıyorsunuz ki hiçbir örgün öğretim üçüncü sınıftan başlatmaz. Hatta çoğu bölümde YKS ile kayıt olandan tek artınız 3 tane ortak ders ve yanında bir veya iki dersten muaf olmanız ve ilk dönemden itibaren 45 AKTS ders alabiliyor olmanız oluyor. Şu an açıköğretim fakültelerinde bütünleme veya yaz okulu gibi erken bitirmenize olanak sağlayan uygulamalarda mevcut. Ayrıca diplomanız yasal olarak örgün öğretim diplomasıyla eşitt. Ve bence tüm bunlardan çok daha önemli olan şey ise: açıköğretim de ne öğrenmeniz gerektiği belirlenmiştir ve öğrenmeniz için de kaynaklar size verilmiştir. Yani demek istediğim hocaların egosunu, nazını, saçma sapan muamelelerini çekmezsiniz. İşte tüm bu nedenlerden dolayı açıköğretimin çok gerekli ve önemli olduğunu düşünüyorum.

Şimdi de ikinci kısım olan Uluslararası İlişkiler bölümüne göz atalım. Bir kere bana göre her bölüm okumaya değerdir. Ama herkes için her bölüm okumaya değer olmayabilir. Mesela bir kişi kamuda sağlık çalışanıdır ve önlisans mezunudur. Bu kişi için açıköğretimden sağlık yönetimi okumak mantıklıdır. Ama “isminde sağlık var. sağlıkçılar çabuk atanıyor, iyi para alıyor” mantığıyla okuyan birisi malın tekidir. Şimdi uluslararası ilişkiler için durum bu kadar basit değil. Uluslararası İlişkiler multi disipliner yani disiplinler arası bir bölüm. Bu yüzden çoğu kişinin ilgisini çekiyor. Çünkü bu bölümde her şeyden bir tutam var. Bu da okumasını zevkli hale getiriyor. Ama sorun şu ki mezun olunca bölümdeki derslerden kazanımın herbokolog olman oluyor. Yani tarih, siyaset, coğrafya, ekonomi, hukuk vb. her şeyden bir şeyler biliyorsun ama hiçbir şeyde uzman değilsin. Ve en kötüsü hiçbir şey bilmeseler de kahvedeki dayılar bile bu konular hakkında herşeyi bildiğini sanıyorlar. Yani lisans mezuniyetini elde edecek kadar bilgi birikiminiz olsa da çevredeki bağnaz güruh sayesinde ne havanız oluyor ne de bu bilgi birikiminiz çalışma hayatında işe yarayacak olsa da tercih ediliyorsunuz.

Yine de benim gibi bu bölüm tam bana göre diyorsanız okumaya kesinlikle değer bence. Çünkü daha önce de yazdığım gibi okuması zevkli bir bölüm. Ayrıca böyle bir bölüm olmasa eksiği diğer bölümlerden bu alanda uzmanlaşanlar ile doldurulabilecek bir bölüm ama boş bir bölüm değil. Şöyle ki KPSS’de Uluslararası İlişkiler Alan testi var. KPSS B’de diğer İİBF bölümlerine oranla alımlarda dezavantajlı bir bölüm. KPSS A’da da dezavantajlı. Hatta özel sektörde de bir iktisat veya işletme gibi bölümlere oranla baya dezavantajlıdır uluslararası ilişkiler. Yüksek lisans konusunda o kadar çok alanı var ki insanın kafası karışmıyor değil. Diğer İİBF bölümlerine göre en tercih edilmeyecek bölümlerin başında geliyor gibi görünüyor. Ama işte gülü seven dikenine katlanır. Benim Uluslararası İlişkiler bölümünü seçerken ki düşüncem bu bölüm tam bana göre demiş olmamdı. Ben iktisat veya işletme de okurum ama uluslararası ilişkiler okursam çok yüksek bir not ortalaması ile mezun olup ileri de bu alanın uzmanlığına doğru yol alırım dedim. Ve benim için önemli olan da buydu.

Şimdi sorumuzu hatırlayalım: “Açıköğretim Uluslararası İlişkiler bölümü okunur mu?” Bence siz de benim gibi bu bölüm tam bana göre diyorsanız ve hayat sizi başka bölümleri okumaya itmişse kesinlikle okuyun. İİBF bölümleri arasında bir seçim yapacaksanız ve ben Uluslararası İlişkileri diğerlerine göre daha kolay bitiririm diyorsanız da okuyabilirsiniz. Yıllarca harç ödeyip sınavlara girmektense daha erken lisans mezunu olup sonrasında diplomanızla açılan kariyer yollarını denersiniz. Veya zaten İktisat, İşletme, Maliye gibi bir bölüm mezunuysanız ve uluslararası ilişkiler alanında akademik kariyer yapmak istiyorsunuz ama alan dışı olduğunuz için ileride sıkıntı yaşamak istemiyorsanız yine tereddüt etmeden okuyabilirsiniz.

Kısaca anlatmak istediğim şu kötü bir iktisatçı, işletmeci, maliyeci vb. olacağınıza iyi bir uluslararası ilişkilerci olacağınıza inanıyorsanız kesinlikle okunur.

19 Eylül 2024 Perşembe

Yeniden Merhaba!

 Yeniden Merhaba!

Çok uzun zaman oldu değil mi? En son 2023yılının Nisan ayında bir yazı yayınlamışım bu blogta. O zamandan bu zamana çok zaman geçti ve haliyle çok şeyler oldu. Hatta hayatımın en hızlı geçen zamanıydı. 

Bu bir buçuk yıllık zamanda Japonya'ya dil okuluna gittim. Ve 14 ay boyunca bir fiil Japonya'da yaşadım. Japonya'ya gitmeden önce itiraf etmeliyim ki Japonya'ya, Japon kültürüne, Japonlara vb. aşırı bir hayranlığım vardı. Hayranlığım olsa da Japonya'da yaşamanın zor olacağının da farkındaydım. Kendimi en zoruna hazırladığımı düşünüyordum. Ama zorbalığa maruz kalacağımı hiç düşünmemiştim. Ayrıca Japonların aşırı içlerine kapanık olmaları ve doğru düzgün bir ortam kuramamış olmam da geri dönme kararı almamda etkili oldu.

Yaklaşık bir ay önce Türkiye'ye dönüş yaptım. İlk iş olarak eski işime geri dönebilmek için gerekli irtibatları vb. hallettim. Sonrasında da memleketime döndüm. Ailem ile biraz vakit geçirdikten sonra bundan sonra ne yapabileceğim hakkında kapsamlı bir beyin fırtınası yaptım. Karar kıldığım kariyer yolu ise Japonya'da öğrendiğim Japoncayı kullanarak uluslararası ilişkiler alanında işler yapmak oldu. Ve bu yolda kendime belirlediğim hedefler sırası ile şu şekilde oldu:

Dışişleri Bakanlığı Meslek Memurluğu

Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk ve ihtisas memurluğu

Akademisyenlik

Uluslararası kuruluşlar, STK'lar veya düşünce kuruluşlarında araştırmacı olmak

Kariyer memurlukları (uzman yardımcılığı vb.) veya mühendis (memur)

Şu an KPSS puanım olmadığı için memur alımlarını kovalayamıyorum. Ben de şimdilik Japonca çalışmaya ve çizdiğim bu yol hakkında araştırmalar yapmaya başladım. Önümdeki ilk sınav 1 Aralık 2024 tarihindeki JLPT yani Japonca Yeterlilik Sınavı. Aslında N4 ile N3 seviyesi arasındayım. Hatta N3'e biraz daha yakındım. Ama Japonya'daki hocalarımın JLPT sınavına atlayarak girmeyin demesi ve Japonya'dan dönerken hiç Japonca çalışma isteğimin olmaması nedeniyle JLPT N4 sınavına kayıt oldum. Şu an Japonca çalışma isteğim var ve Japonca çalışıyorum. Ama bu zamanımı N5 ve N4 dil bilgisi konularını, kelimeleri ve kanjilerini tekrar ederek N3 ve genel olarak Japonca konusundaki yetkinliğim için mükemmel bir alt yapı oluşturmak için kullanacağım.

1 Aralık sonrasında Japonca çalışmaya devam edeceğim. Ama bu sefer N3 konularına bakacağım. Martın sonu veya Nisanın başında YDS-1 sınavı oluyor. YDS-1 sınavına Japonca dilinden kayıt olacağım. Hakkında fazla bir bilginin olmadığı bir sınav. Test değil de çeviri olarak gerçekleştiriliyormuş. Bu yüzden YDS için ayrı bir çalışma yapmaktansa JLPT N3'e çalışacağım. JLPT N3 orta seviye Japonca oluyor. Orta seviye Japoncam ile YDS'de nasıl bir sonuç elde edeceğim ve sonraki sene daha çok puan elde edebilmem için neler yapmam lazım deneyimlemiş olacağım. Tabii bu arada YDS Japonca sınavından 50'nin üzerinde hatta 55 veya 60 üzerinde alırsam bu YDS puanımı akademisyenlik için de kullanabileceğimden dolayı çok güzel olur. 

Bu arada 1 Aralıktaki JLPT sınavı ile YDS Japonca sınavları arasında üniversitelerin bahar dönemi yüksek lisans alımları var. Hitit Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Tezli Yüksek Lisans programına başvurmayı düşünüyorum. Japonca ve kariyer memurluklarını kovalarken bir yandan da başarılı olamayıp 35 yaşımı geçme ihtimalini düşünerek lisans üstü eğitimine başlayarak akademik kariyer yolunda da yol kat etmek istiyorum.

Şimdilik kariyer planlarım bunlar. Fark etmemiş olabilirsiniz ama bunları yaparken işsiz olacağım. Bu yüzden yine yürüdüğüm yolda bir iş bulabilmek için STK veya düşünce kuruluşlarında araştırmacı olarak çalışmayı da hedefliyorum. Ama muhtemelen ilk başta gönüllü olarak çalışmam gerekecek. Ama ilgi alanım olduğu için ve sonrasındaki kariyerim için çok iyi bir basamak olacağını düşündüğüm için fazla dert etmiyorum.

Yani kısaca bundan sonra blogta muhtemelen Japonca ve Uluslararası İlişkiler ile ilgili yazılar yayınlayacağım.