22 Mart 2022 Salı

Mach GoGoGo 1967 Anime

 

KÜNYE:

Tip: Televizyon Serisi

Bölüm Sayısı: 52

Tür: Shounen, Macera, Spor, Arabalar

Yayınlanma Tarihi: 02 Nisan 1967 - 31 Mart 1968

Stüdyo: Tatsunoko Production

Süre: Her bölüm 25 dakika


Tanıtım:

Mach 5 insanoğlu tarafından yapılmış en hızlı ve teknolojik olarak en gelişmiş yarış arabalarından biri. Çeşitli araç gereçler ve güçlü bir motorla donatılmış olup ona karşı çıkmak isteyen herkese zorlu bir mücadele sunuyor. Bu muazzam aracın sürücüsü Go Mifune profesyonel yarış dünyasına dalmayı hayal eden bir genç.

Bunun aksine Go’nun babası ve Mach 5’in yaratıcısı olan Daisuke Mifune oğlunun yarış pistinin yakınına bile yaklaşmasını istemiyor. Her şeye rağmen kız arkadaşı Michi, erkek kardeşi Kurio ve onun yancısı Sanpei, Go’nun tüm zamanların en büyük yarışçısı olmak için çıktığı bu yolda onun en büyük hayranları oluyorlar.

Lakin Go kısa zamanda bunun bu kadar kolay olmadığı öğreniyor. Yolsuz iş adamları tarafından desteklenen rakibi Racer X’le olan zorlu rekabete kadar, Go önündeki yolda pek çok engelle karşı karşıya ve bitiş çizgisini geçmeden önce kanıtlaması gereken çok şey var.

(Tanıtımı Türk Anime TV'den aldım. Onlar da My Anime List'deki tanıtımı çevirmişlerdi.)


Değerlendirmem:

İzlenmeyecek bir anime değil. Yapıldığı yıl göz önüne alınırsa oldukça sürükleyici bir anime. Ama biz 2022 yılındayız ve aradaki onlarca yıldan yüzlerce anime izledik ve binlerce anime izleyebiliriz. Bu kadar çok seçenek arasında Mach GoGoGo ne yazık ki tercih edilmeyi hak eden bir anime değil.

Ben 8 bölümünü izleyebildim.. Çünkü sadece 8 bölümünü Türkçe altyazılı bulabildim.

İyi yanları:

İnsanı gaza getiren bir müziği var. Oldukça sürükleyici bir anime. Karakter tasarımları yılına göre çok iyi. Çocuk olsam şu zamandaki çizgi filmlerdense Mach GoGoGo'yu izlemeyi tercih ederdim.

Kötü yanları:

Sadece 8 bölümünün Türkçe altyazısı var. Çizimler ve animasyon kötü. Arabalar yolda gitmiyor uçuyor resmen. Üzerinde fazla uğraşılmamış bazı yerleri baştan savma yapılmış bir anime yani. Animedeki çoğu şey çocukça ve saçma. Özellikle de küçük kardeş ve maymuna 8 bölüm boyunca gıcık oldum.

Bana göre eksisi artsından fazla olan bir anime.

19 Mart 2022 Cumartesi

Nerede O Eski Animeler

Blogtaki son yazılardan anlamışsınızdır belki: Eski animeleri izlemeye başladım. Eski animeleri izlerken belli bir sıra ve düzen ile gitmeyi düşündüm. Bunun için de TurkAnime isimli sitede yer alan animeleri tarih sırasına göre en eskiden başlayarak izlemeye karar verdim. Tabii ki bütün animeleri izlemeyeceğim. Yaptığım ön araştırmaya göre 1980'li yıllara kadar anime seçmeden her animeyi izleyerek gidebilirim çünkü fazla bir anime yok. Ama 1980'lerden sonra çok fazla anime olan yıllarda seçerek ilerleyeceğim.

Böyle bir şey yapmamın bazı nedenleri var. Bu nedenlerden bir tanesi anime izleme uğraşını daha düzenli bir hobi haline getirmek. Bir diğer nedenim ise animenin tarihsel olarak nasıl evrildiğini gözlemlemek. Ve en son nedenim de animeleri izledikten sonra yazdığım tanıtım veya inceleme yazıları ile animelerin tarihi gelişimi hakkında bilgi üretmek. Böylece amatörce de olsa bilime katkı sağlamak.

Şu an 1967 yılındayım. İzlediğim animeler hakkında tanıtım yazıları hazırlayarak gidiyorum. Ama bu tanıtım yazılarının benim için yeterli olacağını sanmıyorum. Bu yüzden her 10 yılda bir o 10 yılın animelerinin karakteristik özelliklerini yazdığım yazılar hazırlayacağım. Ayrıca yazdığım yazıların belli bir düzende yer aldığı listeler de şart.

İşte benim bu sıralardaki uğraşlarımdan bir tanesi böyle belli bir düzende eski animeleri izlemek. Bundan sonra da eski animeler hakkında yazılar gelmeye devam edecek.

18 Mart 2022 Cuma

Ougon Bat 1967 Anime

 

KÜNYE:

Tip: Televizyon Serisi

Bölüm Sayısı: 52

Tür: Aksiyon, Bilim Kurgu

Yayınlanma Tarihi: 01 Nisan 1967 - 23 Mart 1968

Stüdyo: Tele-Cartoon Japan

Süre: Her bölüm 25 dakika


Tanıtım:

Pelerini ve asası olan altın yarasa Ougon Bat, bir bilim adamı ve arkadaşları tarafından (özellikle de sevimli bir kız olan Marie) hiyerogliflerle kaplı mezarından yeniden canlandırılan Atlantisli koruyucu bir ruhtur. Gelişi altın bir yarasa ve fesat bir gülüş tarafından müjdeleniyor. Ve süper güçlerini Lord Nazo'nun kötülüklerine karşı mücadele etmek için iyi yolda kullanıyor.


Değerlendirmem:

Geçmişten günümüze animeleri izlemeye başladığımdan bu yana izlediğim ilk seri şeklindeki anime Ougon Bat oldu. Çizimler vb. olarak orta kalitedeki bir iki boyutlu batı çizgi filmini andırıyor. 1960'lı yıllarda izlediğim animeleri genel olarak değerlendirince kısaca şu şekilde bir değerlendirme yapıyorum: " Animenin çizgi film olduğu yıllar."

Her şeyiyle üzerinde uğraşılmış bir çizgi film. Ama bu animeyi izlediğim 2022 yılı için değerlendirecek olursam, çok fazla eksik yönü var. Bir kere kahraman Supermen ve Batman çakması. Senaryosu, konusu, konun işleyişi vb. gibi özellikleri de kötü. Tabii 1967 yapımı olduğunu bilerek izlediğiniz zaman bu kötü yanlarına tolerans gösteriyorsunuz.

Bence Ougon Bat animesi izlemeye değer değil. Çünkü 52 bölüm olmasına rağmen sadece ilk 4 bölümün Türkçe çevirisini bulabildim. Ayrıca çizimleri, hikayesi vb. ile yıllara meydan okuyan bir anime de değil.

14 Mart 2022 Pazartesi

Kutman Narlı Meyve Şarabı

 Aldığım dört tane meyve şarabından en sona bıraktığım narlı olanıydı. Narlı olanı en sonra bırakmamın nedeni; üzerinde Japonya ve İngiltere'den ödül aldığının yazmasıydı. Hatta bu meyveli şarapları almamın nedeni de hem meyveli şarabın tadını deneyimlemek hem de Japonların ödüle layık gördüğü bu lezzeti tatmaktı.

Bu narlı şarabı pizzanın yanında içtim. Vişneli veya böğürtlenli kadar sevemedim tadını. Yine de çilekliden güzeldi ve içilmeyecek bir şarap değildi. Ayrıca ben sevgililer günü münasebeti nedeniyle indirime girdiği için almıştım ama şu anki fiyatıyla alınacak bir şarap değil. 75 Cl'lik şişelerdeki meyve şarapları çok daha ekonomik olur gibi geliyor bana. Ben bu şaraba 25 TL para ödedim. Şu an ne kadar bilmiyorum ama 30 Liranın üzerindedir diye tahmin ediyorum.

Aradan uzun süre geçtiği için yazacak fazla bir şey bulamadım....

12 Mart 2022 Cumartesi

Tenrankai no E 1966 Anime Film

KÜNYE: 

Tip: Film

Tür: Komedi

Yayınlanma Tarihi: 11 Kasım 1966

Stüdyo: Mushi Production

Süre: 32 Dakika


Tanıtım:

Diyalogsuz kısa hikayelerden oluşan diyalogsuz (konuşmaların olmadığı) bir anime film. Filmde estetik cerrah, boksör, gazeteci gibi modern toplumun aktörlerini ele alan kısa hikayeler vardır.


Önemli Notlar:

1966 Oofuji Noburou Ödülü'nü almıştır.

Bir Osamu Tezuka filmidir.



Değerlendirmem: 

Yine konuşmaların olmadığı yani diyalogsuz bir Osamu Tezuka filmi. Bundan önce izlediğim Ningyo ismindeki Osamu Tezuka filmini beğenmemiştim. Ama bu izlemeye değer bir film. Tanıtımında yazdığım gibi bir çok kişi için farklı animasyonlar oluşturulmuş ve çizim teknikleri vb. animasyondan animasyona değişiyor. Cin Ali gibi çizilmiş kısımda var daha ayrıntılı çizilmiş kısımlarda. 

Bu animede de İsao Tomita ismini gördüm. Muhtemelen Osamu Tezuka ile ortak çalışıyorlar. Ve 1960'lara damgasını anime müzikleriyle vuran bir adam diye tahmin ediyorum. 

Bence izlenecek bir anime. Sanat filmi tadında bir şey. 32 dakikacık olması da fazla düşünmeden izlemeye başlamaya itiyor insanı.



11 Mart 2022 Cuma

Gulliver no Uchuu Ryokou 1965 Anime Film

 

KÜNYE:

Tip: Film

Tür: Macera, Bilim Kurgu

Yayınlanma Tarihi: 20 Mart 1965

Stüdyo: Toei Animation

Süre: 1 saat 20 dakika


Tanıtım:

Ted karanlık ormanın derinlerinde yaşlı professor Gulliver ile tanışır. Köpek Mack, Albay denilen oyuncak asker, ve karga Kuro (Kara)’nunda eşlik etmesiyle ikili Gulliver uzaygemisiyle Mavi Umut Gezegeni’ne doğru bir yolculuğa çıkar. (Normalde tamtım metnini kendim yazarım ama bu kez Turk Anime'deki tanıtım metnini kopyala yapıştır yaptım.)



Değerlendirmem:

Amerikan çizgi filmlerinden bir farkı yok. Hatta dublaj yap Türk çocuklarının önüne koy, bunu kim yapmıştır de, Amerikalılar der büyük ihtimalle. Ama yılına göre büyük bir emek var bu animede. Ve emeği geçenler işlerini özenerek yapmışlar. 90'lı yıllarda Amerikalılar hala bu düzeyde çizgi filmler yapıyordu.  Bu yüzden bu animede de Japonlar bulundukları çağı aşmış desek yalan olmaz

 Bana göre bu anime ile Japon animeleri dünyadaki teknik olarak en önde giden çizgi filmleri yakalamış hatta Japonlar da artık animasyon alanında söz sahibi olmaya başlamışlar. 

Bu anime bence eski animelere veya çizgi filmlere ilgi duymuyorsanız izlenmez. Türkçe dublajlı olsa tam çocukların izleyebileceği bir çizgi film olurdu.

10 Mart 2022 Perşembe

Ningyo 1964 Anime Kısa Film

KÜNYE:

Tip: Film

Tür: Fantastik

Yayınlanma Tarihi: 21 Eylül 1964

Stüdyo: Mushi Production

Süre: 8 dakika


Tanıtım:

Hayal kurmanın yasak olduğu bir dünyada kurtardığı balığın bğir deniz kızı olduğunu düşünen bir çocuğun hikayesi.


Önemli Notlar:

Ningyo, anime ve manga tarihinde önemli bir yere sahip olan Osamu Tezuka'nın eserlerinden birisidir.


Değerlendirmem:

Açıkçası ben Ningyo'yu beğenmedim. bazı kişiler düşünce özgürlüğünü anlatıyor filan demiş. Ama bence deli bir çocuğun hayal gücünü izliyoruz. Çizimler de kötü zaten. Bundan önce izlediğim Osamu Tezuka filmini çok beğenmiştim ama Ningyo benden geçer notu alamadı.

Normalde izlemek zaman kaybı derdim ama zaten 8 dakika. Benim tanıtımımı okumuşsanız biraz daha zaman ayırıp bu animeyi de izleyin derim.


9 Mart 2022 Çarşamba

Da Nao Tiangong 1964 Çin Animesi

 

KÜNYE:

Tip: Film

Tür: Macera

Yayınlanma Tarihi: 1964

Stüdyo: Shanghai Animation Film Studio

Süre: 1 saat 54 dk


Tanıtım:

Hikaye, ünlü Çin masalı Batıya Yolculuk'un ilk bölümlerine dayanmaktadır. Ana karakter, Cennetin Yeşim İmparatoru'na isyan eden Maymun Kral olarak da bilinen Sun Wukong'dur.

Önemli Notlar:

Wan Laiming önderliğinde Wan kardeşler tarafından yaratılmış bir Çin çizgi filmidir.

1960'lı yıllar Çin Animasyon Endüstrisi'nin zirvesi olarak adlandırılmaktadır.

Da Nao Tiangong, yurt içinde ve yurt dışında bir çok ödül alarak Wan kardeşlerin adını dünyaya duyurmuştur.

Değerlendirmem:

Çin yapımı olduğu için bunu animeden sayıp izlesem mi yoksa izlemesem mi kararsız kalmıştım. Sonra bir şans vereyim dedim. Çok güzel bir şey beklemeyin. Bence izlenebilecek bir animeydi ama arka plandaki resimler başta olmak üzere baştan savma yanları vardı. Bu durumu da komünist Çin'de yapılmasından dolayı olduğunu düşünüyorum. Çalışanların bir kısmı işinin ehliyken bir kısmı da Pekin'de dayısı olduğu için iş bulmuş, animasyon stüdyosunda arka plan resimlerini yapıyor gibi geldi bana.

İzlemeyi düşünen herkese tavsiye etmem. Eğer benim gibi eski animeleri hatta eski çizgi filmleri seviyorsanız izleyin. Yoksa izlemekten zevk almazsınız.

8 Mart 2022 Salı

Aru Machi Kado no Monogatari 1962 Anime

 

KÜNYE:

Tip: Film

Tür: Dram, Romantizm

Yayınlanma Tarihi: 05 Kasım 1962

Stüdyo: Mushi Production

Süre: 39 dk

Tanıtım: 

Küçük sevimli bir kız ve çatıya düşürdüğü en sevdiği oyuncak ayısı, kızın evinin çatısında yaşayan bir fare ailesi, bir çınar ağacı, serseri bir güve, arızalı bir sokak lambası ve binanın dibindeki dar sokaktaki duvarlara yapıştırılmış onlarca farklı afişin müzik eşliğindeki hikâyesi anlatılmaktadır.

(Normalde tanıtımları kendim yapıyorum ama bu tanıtımı Türk Anime TV'de gördüm çok hoşuma gitti. Bu yüzden kopyala yapıştır yaptım.)

Önemli Notlar: 

1962 yılında Oofuji Noburou Ödülü'nü kazanmış.

Anime ve manga tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Osamu Tezuka, Aru Machi Kado no Monogatari'de orjinal tasarımcısı, hikaye yazarı ve baş yapımcısıdır.

Değerlendirmem:

Tarihe meydan okuyan bir anime. Şu an bile zevkle izlenebilecek bir anime. Çizimleri tabii ki animelerden ziyade normal çizgi filmler gibi. 40 dakikaya yakın anime boyunca hiç konuşma yok. Sadece başlangıçta yazı ile kısa bir kaç bilgi veriliyor. Sonrasında her şey çizim ve animasyon ile anlatılıyor ki bu işi de hakkını vererek yapmışlar. Bence kesinlikle izlenmesi ve üzerine düşünülmesi gereken bir anime. Ben anlattıklarından ziyade anlatma tekniğiyle ilgilendim bu animede. Aslında konuşma olmadan da başarılı bir anime yapılabilecek olmasını göstermesi benim ilgimi çekti.

İzlemek isteyenlere şiddetle tavsiye ederim. 2021 yılında çıkan animelerin yarısından çoğundan çok ama çok daha kaliteli bir anime. 

7 Mart 2022 Pazartesi

Büyükada Gezim

 25 Eylül Cumartesi günü sabah erken kalktım. Ben de hava durumuna baktım ne yağmurlu ne de çok sıcak görünüyordu. Bu fırsat bir daha ayağıma gelmez belki düşüncesiyle Adaları gezmek için hazırlık yapmaya başladım. Aslında aylar önce yani yazın başında adaları gezmeyi planlıyordum. Hatta o zaman yaptığım plan şöyleydi: Her hafta cumartesi günü bir adayı gezeceğim. Ama erken kalkamamam, hava durumu, başka işlerimin olması gibi durumlardan dolayı bir türlü bu aktiviteyi hayata geçiremedim. Ama bu cumartesi günü fazla düşünüp plan yapmadan çıktım evden atladım metroya adalara doğru yola çıktım.

Evden çıkmadan önce ilk olarak Büyükada’ya gitmeye karar verdim. En kötü ihtimalle adanın etrafını gezerek ormanın ve sahilin kenarında doğa yürüyüşü yapıp gelirim düşüncesindeydim. Sonrasında Google Haritalar’dan Büyükada’ya nasıl gidebileceğime baktım. Büyükada’ya kadar olan yol şu şekildeydi: Evden çıktım Yenikapı’ya kadar Metro ile gittim. Sonrasında Marmaray’a bindim ve Bostancı’da indim. Bir kaç dakika yürüyerek Bostancı iskelesine gittim, 12:30’da Büyükada ve Heybeliada vapuru varmış. Yarım saat önce gelmişim o yüzden biraz oyalandım etrafta. 12:15 gibi vapura bindim. Vapur yolculuğum 35 dakika gibi sürdü. Aşağı yukarı 13:00 gibi Büyükada’ya vardım.

Vapurda kafamda ilk başta iskelenin oraları yani yerleşim yerlerinin arasında görülmeye değer şeyleri gezerim düşüncem vardı. Ama indiğimde iskeleye yakın yerler acayip kalabalıktı. Ben de fikrimi değiştirerek bir an önce kalabalıktan çıkıp adanın etrafını yürüyerek gezmeye başladım.

İlk olarak sağım ve solum ahşap köşklerle, villalarla doluydu. Kendimi İtalya’daymış gibi hissettirdi bu beni. Yürümeye devam ettim. Biraz sonra evler seyrekleşti. Denize doğru baktığımda Sedef Adası görünüyordu. Biraz daha yürüdüğümde evler iyice seyrekleşti. Hatta adanın iç tarafında orman başladı. Yürümeye devam ettiğimde Adalar Müzesi isminde bir müze denk geldi ama girmedim. Biraz sonra Rum Ortodoks Kabristanı’nı gördüm. Hemen yanında da Katolik Kabristanı vardı. Tahminime göre Osmanlı’nın son zamanlarında Türkiye’ye yerleşen ticaretle uğraşan İtalyan ve Fransızlardan kalma bir mezarlıktı.

Artık iki yanımda da orman vardı. Ama bu fazla uzun sürmedi. Bir süre sonra denizden tarafta at ahırlarını gördüm. Adanın etrafını dolaşmaya başladıktan sonra ilk başta sadece elektrikli araç kullanan kişileri ve bir kaç tane bisiklet süren görüyordum. Ormanlık alana geldikten sonra da tek tük bisiklet sürenleri gördüm. Benim gibi yürüyerek adayı dolaşan sadece bir kaç kişi gördüm gezim sırasında. Bunlardan biri de at ahırlarının orada gördüğüm kırklı veya ellili yaşlarındaki bir çiftti. Adamın ayağına bir şey olmuş olacak ki benim önümde yürürlerken durdular ve yolun kenarına oturdular. Adam ayakkabısını çıkardı filan. Neyse ben de bu sırada hem gölge hem de manzarası güzel olan ve oturabileceğim bir bulup biraz dinlenmem gerektiğine karar verdim ama uzun bir süre sonra bulabildim. Google Haritalar’da Viranbağ Plajı yazan yerin oraya gelene kadar aradığım özelliklerde dinlenebileceğim bir yer bulamadım.

Bu arada denizde gördüğüm manzara da değişti. İlk başta Sedef Adası’nı görüyordum. Sonra Tavşan Adası’nı görmeye başladım. En sonunda da mola verdiğim yerde Yassı Ada ve Sivri Ada’yı görüyordum. Bu arada bitki örtüsünde de ufak tefek değişiklikler oldu. Adanın güneyine indikçe zeytin ve diğer makiler çoğaldı. Yassı Ada ve Sivri Ada’yı seyrederek biraz dinlendim. Sonrasında yoluma devam ettim. Normalde ormanların içinden giderek Aya Yorgi kilisesine gitmeyi düşünüyordum. Ama ormanın içinden geçen yolları kapatmışlar. Ben de sahili takip etmeye devam ettim. Bu kez denize doğru baktığımda manzaram Heybeli Ada’ydı.

Yolu takip ederek adanın tam ortasındaki yolların kesiştiği bir kavşağa geldim. Burası da kalabalıktı. Sonrasında Aya Yorgi Kilisesine doğru dik bir yokuşu çıktım. Bu yokuş beni biraz zorladı. Terlememe de neden oldu. Zaten adanın etrafının 3/4’ünü hali hazırda yürümüştüm bir de üzerine burası beni yordu. Tepeye ulaştığımda ilk olarak kiliseyi dışardan biraz gözlemledim. Sonrasında Heybeli Ada tarafındaki kayalıklarda dolaştım biraz. Bir kaç tane fotoğraf çektim. Sonrasında biraz da burada dinlendim. Terin soğuyana kadar bekledikten sonra tekrar kilisenin önüne geldim. Baktım millet kilisenin içine giriyor. Ben de girdim. Küçücük bir yerdi zaten hızlıca içerisini gezip çıktım. Kilisenin tavanı güzeldi ama rölyef resimleri hiç beğenmedim. Kiliseden çıkarak çıktığım yolu geri indim.

Son olarak görmek istediğim bir yer daha vardı. Google Haritalarda Dilburnu Tabiat Parkı yazan burun. Belki burunun en ucunda güzel bir manzara olur diye gitmek istiyordum. Ama aynı zamanda mesire alanıymış ve kalabalığa girmek istemedim. Bu yüzden kapısının yanından geçerek başladığım yere doğru yürümeye devam ettim.

Kısa bir süre sonra tekrar evlerin arasında buldum kendimi. Görmeye değebilecek bir yer kalmış mı diye Google Haritaları kontrol ettim. Sadece San Pacifico Latin Katolik Kilisesi dikkatimi çekti. Güzergahımı orasının önünden geçecek şekilde ayarladım. Ama dışarıdan çok da görmeye değer bir yer değilmiş. Sonrasında ise vapur iskelesine geri döndüm. Bu paragrafta anlattığım bölümünü (yani adanın kuzey batısını) gezerken çok güzel mimariye sahip evlere denk geldim.


İskeleye vardığımda vapurun kalmasına 50 dakika olduğunu öğrendim. Karnım acıkmıştı ben de Migros’a gittim bir kaç tane abur cubur aldım. Onları yedikten sonra yanıma bir abi oturdu. Doğma büyüme Büyükadalıymış. Vapurun saatine kadar onunla muhabbet ettim. Sonrasında Vapura binerek Anadolu kıyısına doğru yola çıktım.

Büyükada gezimde şu da olsa güzel olurdu dediğim bir kaç şey oldu. Bunlar:

  • Bir sevgilim olsaydı da onunla gezseydim çok daha fazla keyif alacağımı düşünüyorum.
  • Rum Yetimhanesi de Büyükada’daymış. Aya Yorgi Kilisesi’nin olduğu tepeden görmüştüm ama ben orayı Heybeli Ada’da sandığımdan orası Heybeli Ada diye düşündüm.
  • Ormanın içerisindeki toprak yollar kapatılmıştı. Daha fazla yürümem gerekecekti ama tam anlamıyla bir doğa gezisi yapmak istiyordum. Kısaca adanın iç tarafındaki orman yollarında yürüyemediğim için üzgünüm.

Değerlendirmem: İki yıldır İstanbul’da böyle dolu dolu gezemiyordum. Bu bana iyi geldi. İnşallah başka bir hafta sonu başka bir adayı daha böyle gezebilirim.

5 Mart 2022 Cumartesi

Tower of God Xia Xia Fanart – Fanart Böyle Yapılır

 Tower of God ismindeki popüler Kore webtoonundaki kıyıda köşede kalmış bir karakter olan Xia Xia’nın fanartını yaptım.

Karakalem Aşaması

Fanart isminden de anlaşılabileceği gibi hayranlar tarafından yapılan çizimler. “Fan” ve “Art” kelimelerinin birleşmesiyle oluşuyor. Türkiye’de genellikle anime veya mangalardaki sahnelerin aynısını çizmek olarak anlaşılıyor. Ama yabancılar karakterleri kılıktan kılığa veya pozisyondan pozisyona sokarak çiziyorlar. Ve kendi tarzlarını çizimlerine aktararak çok başarılı çalışmalara imza atıyorlar.
Karakalem 2. Aşamanın Balangıçı

Tabii ben de ilk başlarda hoşuma giden anime sahnelerini veya anime karakterlerini bilgisayar veya telefondan bakarak birebir aynısını çiziyordum. Ama bir süre sonra kendim bir şey çizmeliyim düşüncesi oluştu ben de. Karakter tasarımına yöneldim. Sonrasında yabancıların aslında kendime özgü fanartları olduğunu görünce ben de çizimlerime kendi tarzımı katmaya ve karakterlerin duruşlarını değiştirmeye filan başladım.
Karakalem aşaması bitti

Bu çalışmamda da önceden çok sevdiğim bir Kore webtoonu olan Tower of God’dan fazla ön plana çıkamamış ama sevdiğim bir karakter olan Xia Xia’yı çizmeye karar verdim.
Mürekkeplemeye Başlama

Çizmeye başlamadan önce Xia Xia’nın yer aldığı sahneleri gözden geçirerek en hoşuma giden panelleri belirledim. Tower of God okumuş olan bilir Xia Xia bir ara pembe Japon denizci üniforması giyiyordu. O zamana kadar denizci üniformasının Xia Xia’ya çok yakışacağını düşünüyordum. Ama SİU pembe rengi seçmekle çok büyük hata yapmış. Ben de ustanın yaptığı bu hatayı düzeltmek için Xia Xia’ya normal renklerde bir Japon denizci okul üniforması giydirmeye karar verdim. Ayrıca benim tarzım sadece siyah ve beyaz üzerine kurulu. Tower of God da renkli bir webtoon olduğu için kendi tarzım ile çizersem değişik ve hoş olacağını düşündüm. Sonrasında denizci üniforması giymiş anime karakterli buldum. Amaç; çizerken referans almak ve tıkandığım yerde kopya çekmek.
Kağıt ve kalem kullandığım aşamanın sonu

Çizerken izlediğim yol:
  1. Kurşun kalem kullanarak ana hatlarıyla çizmek.
  2. Nerenin siyah nerenin beyaz olacağını tam olarak belirlemek için siyah olan yerleri kurşun kalem ile boyayarak görmek.
  3. Pilot kalemler ve keçeli kalemler ile siyah olacak her yeri ve her çizgiyi mürekkeplemek.
  4. Taratmak.
  5. Renk tonları ile oynayarak resmi tam olarak siyah-beyaz yapmak.
  6. Bazı ufak pürüzleri düzeltmek.
  7. Renklendirilecek yerleri düzeltmek.
Taratılmış hali

Sadece siyah beyaz hali de çok güzel olsa da ben buna kırmızı veya pembe bir şeyler katmalıyım diye düşünerek kulaklarını pembe, göğsündeki fular gibi şeyi de kırmızıya boyadım.

En son hali

Sonuç olarak bir Kore webtoonundaki Çinli ismine sahip bir karaktere Japon denizci üniforması giydirerek bir Türk kendi stilinde çizmiş oldu. Bu çalışmam ile Türk gençlerine Fanart’ın nasıl yapılacağı dersini vermeyi amaçlıyorum. İnşallah anlarlar.

4 Mart 2022 Cuma

Shounen Sarutobi Sasuke 1959 Anime Film

 

KÜNYE:

Tip: Film

Tür: Macera, Fantastik

Yayınlanma Tarihi:  25 Aralık 1959

Stüdyo: Toei Animation

Süre: 1 saat. 23 dakika

Shounen Sarutobi Sasuke
Tanıtım:

"Magic Boy" ismiyle Kuzey Amerika'da yayınlandı.

Kuzey Amerika'da sinemada gösterilen ilk anime filmdir.

Sasuke, kötü bir cadı ile karşılaşır. Sonrasında büyü öğrenen Sasuke öğrendiği büyüleri kötü cadıyı alt etmek için kullanacaktır. 


Değerlendirmem:
Bundan önce izlediğim Hakujaden isimli animeye çağının ötesinde çizimlere sahip demiştim. Bu anime Hakujaden'den çok daha iyi çizim ve animasyonlara sahip. Animedeki fantastik dövüş sahneleri muhtemelen sonraki fantastik animelere ilham olarak şu anki animelerdeki fantastik dövüşlerdeki animasyon tekniklerinin temelini attı. Cümle biraz uzun oldu farkındayım, anlatmak istediğim bu animenin kült ve temel bir anime olduğu. Hakujaden'e göre bir şeyler çok daha iyi yerine oturmuş bu animede. Üstelik Çin mitolojisi değil Japon mitolojisinden besleniyor bu anime.

İzlemek isteyenlere öneririm. Ama tarihi bir anime izlediklerinin bilincinde olarak izleyin lütfen.


3 Mart 2022 Perşembe

Uluslararası İlişkiler Bölümü Sekizinci Yarıyıl

 Uluslararası İlişkiler bölümündeki sekizinci yarıyılımda da vize ve final sınavları Korona Virüs nedeniyle online olarak yapıldı. Bu dönem altı ders almıştım. Altı dersi de başarıyla geçtim ve mezun oldum. Dönemlik not ortalamam 3,73 oldu. Bu dönem de Yüksek Onur Belgesi aldım. Genel not ortalamam da 3,31’e yükseldi.

Uluslararası İlişkiler bölümünden artık mezun oldum. Bundan sonra Uluslararası İlişkiler alanında yapabileceklerimle ilgili düşüneceğim ve sizlerin de faydalanması için genel bir yazı hazırlayacağım.

Şimdi Uluslararası İlişkiler bölümünün sekizinci yarıyılında aldığım dersler ve kısaca dersler hakkındaki yorumlarımdan bahsedeyim:


ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Oldukça zor bir ders. Uluslararası İlişkiler bölümünde okuduğum iki sene boyunca en çok zorlandığım derslerden birisi araştırma yöntemleri dersi oldu. Bu dönem aldığım en kötü not da bu dersten oldu. BB ile geçtim.


ULUSLARARASI HUKUK II

Uluslararası Hukuk II dersi de oldukça zor derslerden birisi. Zaten hukuk dersleriyle aram oldum olası olmamıştır. Ders ne kadar zor olsa da sınavda sorular kolay geldi. Bu dersi AA ile zorlanmadan geçtim.


AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Avrupa çok da hakim olduğum bir coğrafya değil. Daha önceki dönemlerde de Avrupa Birliği ile ilgili bir kaç ders almıştım. Her ne kadar iyi ders çalışsam ve konulara hakim olduğumu düşünsem de her zaman (bana göre) zor sorular denk geldi ve çan eğrisi yüksekti. Bu yüzden sürpriz yapmasından korktuğum bir dersti. Oldukça yüksek notlar alamama rağmen Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri dersini AB ile geçtim.


KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM

Bu dönem en sevdiğim derslerden biri Küreselleşme ve Kültürlerarası İletişim oldu. O kadar zor dersin arasında bu ders bana ilaç gibi geldi. Küreselleşme dersini zorlanmadan AA ile geçtim.


GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE SİYASET

Geldik bu dönem benim favori dersime. İlgimi çeken Hindistan ve Çin gibi ülkelerinde yer aldığı ön plana çıkan gelişmekte olan ülkelere birer ünite ayırmışlar. Ders kitabını zevkle okudum. Sınav soruları da hoşuma gitti. Tabii ki gelişmekte olan ülkeler sınavından AA ile geçtim.


ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARI II

Geldik en baba derse. İlk dönemden alışmışım herhalde bu dönem kuramlar dersi bana aşırı zor gelmedi. Yine de çok zor bir ders. Bana sınavda güz dönemine göre çok daha kolay sorular sormuşlar gibi geldi. Uluslararası İlişkiler Kuramları II dersinden AB ile geçtim.


GENEL DEĞERLENDİRMEM

Sonunda Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldum. Böylece ilk Lisans diplomamı almış oldum. Gerçi diploma elime geçmedi henüz. Ayrıca vakit kaybetmeden mezuniyet belgemi personele verdi. Maaşıma etkisi olmuyormuş ama döner sermayeyi çok az artırıyormuş.

İlerleyen bir zamanda mezuniyet sonrası ile ilgili bir yazı yazarak iş alanları ve daha geniş anlamıyla Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirmeniz sizin nasıl işinize yarayabilir bu konuları anlatacağım.

2 Mart 2022 Çarşamba

Hakujaden 1958 Anime Film

KÜNYE: 

Tip: Film

Yayınlanma Tarihi:  22 Ekim 1958

Stüdyo: Toei Animation

Süre: 1 saat 18 dakika

Tanıtım: 

Genç bir çocukken Xu-Xian, evcil hayvanı olan küçük bir yılanı serbest bırakmak zorunda bırakılır. Onun haberi yoktur ama yılan aslında Bai-Niang adında genç bir yılan tanrıçasıdır ve ona aşıktır. Yıllar sonra, ikisi de yetişkin olduklarında, prenses sihirli bir şekilde bir insana dönüşür ve sevgisini bulmak için geri geli. Fakat rahip onun kötü bir ruh olduğuna inanır ve Xu-Xian'ı Bai,Niang'tan kurtarmak için köyden kovar. Xu-Xian'ın evcil hayvanları Panda ve Mimi onu kurtarmak ve onu getirmek için yola çıkarlar ve bu sırada bir hayvan çetesinin lideri olurlar.

Önemli Notlar:

Çin halk masalı "Beyaz Yılan Efsanesi" 'nden uyarlanmıştır.

İlk renkli ve uzun metraj anime filmidir.

Tüm karakterleri sadece iki seslendirme sanatçısı seslendirmiştir.

Amerika'da gösterime giren ilk üç anime filminden birisi de Hakujaden'dir.

Venedik, Meksika ve Berlin'de ödüller almıştır. (Kaynak anime.gen.tr)


Değerlendirmem:

Hakujaden, çizimler olarak zamanının ilerisinde bir anime. Animelerde görmeye alıştığımız büyük gözler vb. animelerde kullanılmaya başlamadan önce yapılmış bir anime. Ama çizimlerinde Japon esintileri var. Özellikle de arka plan çizimlerinde geleneksel Japon çizim tarzlarından yararlanılmış. Ama karakter çizimleri vb. tamamen o zamanlar tüm dünyada hakim olan çizgi film çizim tarzında çizilmiş.

İlk uzun metraj renkli anime filminin bir Çin masalını anlatması beni şaşırttı açıkçası. Seslendirmeleri de beğenmedim. Sonradan bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmalarda öğrendim ki sadece iki kişi seslendirmiş koca animeyi. Muhtemelen bu yüzden seslendirmeler kötü oldu.

Tarihi eser niteliği taşıdığı için izleyip izlememe konusunda kararsız kalanlara izlemelerini öneririm.

1 Mart 2022 Salı

Ateş Böceklerinin Mezarı Çizimim

 Ünlü Japon anime yönetmeni İsao Takahata’nın ölümsüz esri Ateş Böceklerinin Mezarı filminin en sevdiğim sahnelerinden birisini çizdim.

İlk olarak kopya ile genel hatlarını çizdim.

Sonra ilk çizimi düzelttim.

Bazı yerlerde kendi sitilimi kullanarak çizimin ham halini oluşturdum.

Normalde Art Line kalemlerle sadece siyah ve beyaz yapmayı planlıyordum. Ama ilk olarak kurşun kalem kullanarak gölgeleri görmek istedim.

Gölgelendirmeye yeni başladığım zaman…

Gölgelendirme ve tonlama kaba taslak bitti…

Gölgelendirme bitti. Ama kağıdı çok kirlettim ve çizgiler belirsizleşti.

Çizgilerin üzerinden bir daha geçtim. Çizim çok hoşuma gittiği için bu haliyle bırakmaya karar verdim.

Kıza titreme efekti verdim.

Çizimin son halini telefonum ile tarattım. Ve böylece çizimim bitti.

İlk kez bir Studio Ghibli animesinin fanartını yaptım. Toplamda 10 saate yakın zaman harcadım.

Bir animeden sevdiğim bir sahneyi çizme düşüncesiyle giriştiğim arayışımda bu sahne aklıma geldi. Defalarca izledim ve durdurarak en iyi anı yakalamaya çalışmam sonucu bu anı buldum.

Sahnenin öncesini ve sonrasını izlemek isteyenler için YouTube’daki kısa bir videoyu BURAYA bırakıyorum. Videonun 1:46. saniyesi benim çizdiğim sahne.