Açıköğretim sınavları yaklaşık iki senenin ardından tekrar yüzyüze oldu. Bu hafta sonu hem cumartesi hem de pazar sabahı 09:30'da sınava girdim. Cumartesi günü beş dersten, pazar günü de iki dersten. Bu sınavlarda taktiğim hiç çalışmadan sadece genel kültür bilgim ve mantık yürütme yeteneğimden faydalanarak soruları çözmekti.
Bu hafta sonu anladım ki dersleri geçmek hiç çalışmadan kolay iş değilmiş. Önceden hiç olmasa ünitelerin özetlerini okuyordum ve bu bana dersler hakkında bilgi veriyordu. Şimdi dersin ismini bile sınava girdiğim zaman öğrendim. Hatta şu an bile bu dönem aldığım yedi dersi say deseler sayamam. Sonuç olarak sınavlar çok da iyi geçmedi ama yine de hiç çalışmadan finallere girsem bile bence derslerin en az yarısını geçerim.
Sonuç olarak vizelere girdim az veya çok bir puan alacağım. Şu an sınav sonuçlarının açıklanmasını bekliyorum. Muhtemelen iki hafta içinde açıklanır. O zaman belki yine bir yazı yazarım.
Son olarak cumartesi günü girdiğim sınavla ilgili sizlere bir şey anlatmak istiyorum. Okulun bahçesini girdiğimde daha öğrenciler içeriye alınmaya yeni başlanmıştı ki ben erken gelmemiştim. Hatta sınıfa girdiğimde sınavın başlamasına 5 dakika filan vardı. Sorunlar bununla da bitmiyor. Normalde hepimizin bildiği gibi salona girip yerimize oturduğumuzda ki eğer benim gibi sınava beş dakika kala girmişseniz sınıfa optik formunuz ve sınav kitapçığınız sıranızın üzerinde olur. Ama cumartesi günü girdiğim sınavda hiç biri yoktu. Optik formları isimlerimizi okuyarak dağıttılar. Soru kitapçığını da sınav başlamadan saniyeler önce verdiler bana. İlk kez böyle bir şeyle karşılaştım. Zaten beş dersin sınavına aynı anda girdiğim için kötü geçti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder