16 Temmuz 2021 Cuma

Kanguru Defteri Kobo Abe Romanı Hakkında Düşüncelerim

Kobo Abe ile tanışmam şöyle oldu: Bir ara eski Japon filmlerine sarmıştım. Suna no Onna yani Kumların Kadını isminde bir film seyrettim. Bu filmi çok beğendim hatta o kadar çok beğendim ki kitabının olduğunu öğrendiğim gibi kitabını bir şekilde bulup okudum. Ve kitabını da çok beğendim. Sonrasında ise Kobo Abe'nin bulabildiğim bütün kitaplarını okumaya başladım. (Not: Şu an Kobo Abe'nin Türkçe olarak basılan kitaplarından bulamadığım tek kitap Başkasının Yüzü) (Not 2: Şimdi Google'da araştırınca fark ettim ki Kobo Abe'nin Türkçe basılmış bir kitabı daha varmış. İsmi Virane Harita) Suna no Onna romanı beni Japon Edebiyatı ile tanıştırdı. Sonrasında ise Kanguru Defteri ile devam ettim.

Kanguru Defteri de oldukça hoşuma giden bir roman oldu. Anlaşılması güç bir roman gibi duruyor ama aslında hiç de öyle değil. Ben gayet iyi anladım romanı. Ama kafa bulandırıcı bir roman olduğunu itiraf etmek zorundayım. Adamın bacaklarında turp filizleri bitmesi ve roman turp filizi yazısını gördüğüm her yerde benim bunu kafamda canlandırmaya çalışmam...

Kutu Adam'dan önce Kanguru Defteri'ni okumaya başlamamın bir nedeni vardı. Her zaman baş yapıt filmler seyretmek  veya baş yapıt romanlar okumak insanı sıkıyor. Arada sırada saçma sapan olayların olduğu şeylerde okuyup, izlemek lazım. Kanguru Defteri de bu iş için biçilmiş kaftan gibi duruyordu, ayrıca çok ilgi çekiciydi.

Kanguru Defteri'ndeki mekanlar, karakterler saçma gibi görünse de gördüğüm rüyaları etkileyecek kadar zihnime kazındı. Bence Kanguru Defteri okunması gereken bir kitap.

Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Hala "eğri göz" nasıl bir şey oluyor merak ediyorum :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder