31 Temmuz 2021 Cumartesi

Enki Bilal Çizgi Romanları Yayın Sırası

Enki Bilal, Türkiye'de oldukça çok hayranı olan bir Fransız çizgi roman çizeri. Pek çok kişi benim gibi internet üzerinden bir kaç eserini kaçak olarak bulup okuduktan sonra hayran olmuştur. Ama bir çok çizgi romanını internetten ücretsiz (kaçak / yasadışı) olarak bulmak imkansız. Bu yüzden pamuk elleri cebe götürüp satın almak lazım. Ama Enki Bilal, bizim tarafımızdan verilen paranın her kuruşunun hakkını verdiği için olsa gerek Enki Bilal'in çizgi romanları çok pahalıya satılıyor.

Bu yüzden Enki Bilal'in bütün çizgi romanlarını bir anda almak imkansız. Mecburen parça parça alıyoruz. Ama bu sefer de ilk olarak hangi albümden, hangi üçlemeden başlayacağız sorusu insanın aklına geliyor.

İşte kafanızdaki bu soruları giderecek bir liste buldum. Nereden mi? Enki Bilal'in Canavarın Uykusu çizgi romanının ilk ve en son sayfasından.

Yayın sıramız olarak yazılmış olsa da ben bunu Enki Bilal çizgi romanlarını okumaya başlayanların takip etmesi gereken sıra gibi yorumladım. Sonuçta adamlar Enki Bilal'i bulup Türkiye'ye getiren adamlar hangi sıra ile okunması gerekiyorsa o sıra ile yayınlamışlardır bence.

Fazla uzatmadan listeyi sizlerle paylaşıyorum:

Yayın Sırası:

Nikopol Üçlemesi
  Ölümsüzler Panayırı
  Tehlikeli Kadın
  Soğuk Ekvator

Canavar Üçlemesi
  Canavarın Uykusu
  32 Aralık
  Pariste Randevu

Yokedici 17

Bugünün Efsaneleri Üçlemesi
  Unutulmuşlar Gezisi
  Taştan Gemi
  Varolmayan Şehir

Karadüzenin Üyeleri 

30 Temmuz 2021 Cuma

BİMCELL'e Geçtim

 BİMCELL'e geçtim bu gün. Numaramı BİMCELL'e taşıdığım için bir ücret istemediler. İki gün içinde geçer dediler.

İki buçuk senedir TürkTelekom'daydım. İlk başta ayda 19 TL karşılığında ayda 3 GB internet, 500 dk konuşma, 1000 SMS'lik bir paketim vardı. Ama sonra bir anda 25 TL'ye çıkardılar. İki buçuk hafta sonrada paketim iptal oldu ve en düşük faturasız paket 35 TL idi. Tabii ki benim her ay telefona ödeyecek 35 TL'm yok. Bu yüzden ilk başta faturalıya geçmeye karar verdim. Çünkü paketim tarihe karışmadan önce faturalıya geçersem ve 12 ay TürkTelekom faturalıda kalmayı taahhüt edersem 20 küsür liraya çok iyi paketler, tarifeler vardı. Ben paketim bitmesine yakın geçerim diye paketimin bitmesini bekledim. Ama paketim bittiği zaman da kampanya filan her şeyi kaldırmışlardı. Yani kısaca: "Sen bizim elimize düştün koçum. Seve seve kazığa oturmazsan zorla oturturuz seni!" demeye getirdi Türk Telekom.

Ben de sinirlendim "bir GSM operatörü siz misiniz?" dedim ve diğer GSM operatörlerini araştırdım. Bir tek BİMCELL'de ucuz paketler vardı. Ama ne evimin ne de iş yerimin yakınında Bim var. Bu yüzden biraz korkarak yaklaştım ama artık internet sitesinden de TL yüklenebiliyormuş. Böylece BİMCELL'e geçmeye karar verdim. Bayram filan derkene biraz zaman harcadım ama sonunda bu gün BİMCELL'e geçtim.  

29 Temmuz 2021 Perşembe

Samuray 1 Çizgi Roman

 Samuray 1

Samuray 1: 3 Albüm Birden

Samuray, Jean François di Giorgio'nun yazarlığını yaptığı, Frederic Genet'in çizerliğini üstlendiği bir Fransız Çizgi Romanı. Yapı Kredi Yayınları (YKY) tarafından Türkçeye kazandırılmış. Yapı Kredi Yayınlarını bir çok güzel Fransız çizgi romanını Türkçeye kazandırdığı ve Türkiye'de yayınlanmasına vesile olduğu için tebrik ederim.

Samuray çizgi romanının ilk üç albümünü (manga okurları albümü cilt olarak düşünebilirler.) birleştirmişler. 144 sayfa yani bir Fransız çizgi romanına göre oldukça kalın bir çizgi roman. Ön ve arka kapakları kartondan; kalın ve kaliteli. Kuşe kağıda basılmış. Ama bir kötü özelliği var o da normal bir Fransız çizgi romanına göre boyutu küçük. Bu da okuma zevkini olumsuz etkiliyor.

Bu çizgi romanı satın alırken çok düşünmüştüm. Acaba bunun yerine başka bir Fransız çizgi romanı alsam mı diye. Bu gün bu çizgi romanı ikinci kez okudum ve aldığım günden beri düşüncem değişmedi: Keşke başka bir Fransız çizgi romanı alsaymışım. İlk okuduğum zamandan daha anlaşılır ve sürükleyici geldi bana ama yine de düşüncem değişmedi.

Bence bu çizgi romanın kötü özelliği; Japonya'da geçen tarihi bir Amerikan filmine benzemesi. Çizgi roman, samuraylar, ninjalar vb. olsun Japon kültürüyle dolu gibi görünüyor ama özünde Japon olmadığı hemen anlaşılıyor. Çünkü konusu, kötü adamları, iyi ile kötünün savaşma şekli vb. Japonya'dan ziyade Amerikan.

Bakalım üçüncü okuyuşumda belki daha da güzel gelir. Ama kağıdın (daha doğrusu her şeyin) pahalı olduğu şu zamanda alınmasını tavsiye etmem bu çizgi romanın.


28 Temmuz 2021 Çarşamba

Manara Belki De Düş Kurmak Giuseppe Bergman 7. Kitap - Kali'nin Dikenleri

 Manara Belki De Düş Kurmak Giuseppe Bergman 7. Kitap - Kali'nin Dikenleri

Çizgi romanın arkasındaki tanıtım yazısı:


"Kara Kali, korkunç, acımasız Kali bana aşık olduğunda ben çok gençtim... Beni kaçırdı ve bu kaleye hapsetti...
Kali'nin olmadığı bir gün, buradan bir prens geçti... Delicesine seviştik onunla... Bu unutulmaz aşk saatlerini anlatmaya gücüm yetecek mi bilemem? Ama katil Kali birden ortaya çıkıp bizi suç üstü yakaladı!... Gönüllerimizdeki aşkı söküp atmakta çaresiz, öfkeyle kudurmuş Kali benim yakışıklı sevgilimi bu iğrenç çalıya dönüştürdü. Beni engellemek için başıma bir kaplan dikmeseydi kendimi çoktan dikenlerin arasına atardım..."

Hindistan'a gidip kaybolan film ekibinin peşindeki kahramanlarımız iz peşindedir.
Kayıp ekip en son Katmandu'da bir manastırda görülmüştür.
Hiçbir haritada görülemeyen bu tapınak aynı zamanda gizemli olayların da merkezidir.
Güzel bir kadın, sevimli bir şövalye, yırtıcı bir kaplan ve kötü kalpli Kali...

Guiseppe Bergman'dan soluk soluğa bir macera...

Çizgi Roman Hakkındaki Yorumum:

Mahpus Bakire'de olduğu gibi  Kali'nin Dikenleri de 56 sayfa. Ama 3 değil 2 bölüme ayrılmış. Kali'nin Dikenleri, Mahpus Bakire'den daha sürükleyici. Ayrıca Hindistan ve Tibet coğrafyasında geçmesi de daha ilgi çekici hale getiriyor çizgi romanı.

Kali ismi Indiana Jones'un filmlerinden birinde de geçiyordu. Acaba gerçekten Kali isminde bir Hint tanrısı var mı merak ediyorum.

Kali'nin Dikenleri'nde Mahpus Bakire kadar çok cinsellik yoktu.




27 Temmuz 2021 Salı

Manara Öfke Zamanı 5. Kitap - Mahpus Bakire: Tanıtım & Yorum

 Manara Öfke Zamanı 5. Kitap - Mahpus Bakire: Tanıtım & Yorum

Mahpus Bakire, çizgi romanı toplam 56 sayfa. Siyah, beyaz olarak çizilmiş ama kuşe kağıda basılmış. Kuşe kağıda basılmış olmasına rağmen 2 liradan daha ucuza almıştım ben. Aldığım zaman ederi 15 ile 20 lira arasında değişen bir çizgi roman olmasına rağmen bazı çizgi romanlar böyle aşırı ucuz olabiliyor.

Mahpus Bakire, 3 bölüme ayrılmış. İtalyan çizgi romanı olmasına rağmen sayfa düzeni Fransız çizgi roman ekolünün sayfa düzeninde. Ama İtalyan çizgi roman çizim tekniğiyle çizilmiş. Yani siyah - beyaz, gri ton olmadan.

Mahpus Bakire çizgi romanının künye kısmından bir kaç bilgi vereyim sizlere; Parantez Yayıncılık tarafından basılmış, birinci baskı, Mayıs 2006 tarihinde.

Daha önce yazdığım Mahpus Bakire yazımda sadece çizgi romanın tanıtımını yapmıştım. Bu kez ayrıntıya girerek yorumumu anlayacağım size:

Çizer bu dünyada her şey çizgilerden oluşuyor tarzı saçma bir konsept belirlemiş. Ve arada sırada olaya karışıp saçma sapan çizimlerle hikayeyi bir çok defa bölmüş. Eski 9 yeni 7'nin hikayesi güzeldi. Genel olarak fazla sevmedim bu çizgi romanı. Yine de çok sui generis bir çizgi roman. Fransız ve İtalyan çizgi romanlarının karışımı olması bu çizgi romanı sonuna kadar okumaya değer kılıyor. Ayrıca benim gibi bir iki lira gibi bir fiyata bulmuşsanız kaçırmadan alın derim. 

26 Temmuz 2021 Pazartesi

Manara Öfke Zamanı 5. Kitap - Mahpus Bakire

Manara Öfke Zamanı 5. Kitap - Mahpus Bakire


Çizgi roman
ın arkasındaki tanıtım yazısı:


Dünyada büyülü yerler vardır. Oralarda imkansız olan imkanlı olur. Orada her şey mükemmel karşıtını bulur. Metafizik yerler...

Simyacı yanına varılması güç kayayı görmekte gecikmedi. Anladı ki şatosunu ancak oraya dikebilirdi, başka bir yere değil...

Mimarları karşı çıktılar... Kaya en küçük bir yapıyı bile taşıyamazdı... Yine de şatosunu dikeceği yer burası oldu...

O zaman, korkunç çözüm yolunu önermek için yaşlı bir Laybon'un çıkıp gelmesi gerçekten bir rastlantı mıydı? Eğer şatonun temellerine bir bakire hapsedilirse kaya ayakta kalacak, yüzyıllara meydan okuyacaktı. Büyücü, parmağıyla kesin bir şekilde simyacının kızını işaret ettiğinde simyacının kalbinden neler geçti? Genç kızın umutsuzca yakarışlarına aldırmayan iki çılgın adam mı kızı temellerin içine gömen köşe taşını koymuşlardı?

Kesin olan şey yapının hızla yükselmesiydi, binanın ağırlığının gittikçe arttığıydı, dayanıksız kayanın sağlamlık ve direnç kazanıyor gözükmesiydi. Bu dağların adının kaynaklandığı ay'a mahpus bakireyi bağlayan görünmez ve güçlü bağ neyin nesiydi? Neden özellikle mehtaplı gecelerde kurban mahpus kız daha da sıkıntılı oluyor, dayanılmaz inlemelerini örtmek için herkesin hep bir ağızdan sağır edici haykırışlarla bağırmak zorunda bırakıyordu?

Bir Punk grubu genç bir Masai kızını kaçırmıştır.
Guiseppe Bergman Masailere kızı bulup getireceğine söz verir...
Kızı bulmaya çalışırken yalçın kayaların üzerine kurulmuş bir otele yolu düşer.

MACERA DEVAM EDİYOR...

Normalde çizgi roman hakkındaki yorumumu da bu yazı da yazacaktım. Ama arka kapaktaki tanıtım yazısı çok uzun çıktı bu yüzden çizgi roman hakkındaki yorumlarımı bir sonraki yazımda yazacağım.     

25 Temmuz 2021 Pazar

Code:Breaker


Code:Breaker, ilk çıktığı zamanlar ilk bölümünü seyretmiştim. Ama fazla sevmediğimden devamını getirmemiştim. Yine de izlemek için şansı hakkettiğini düşündüğüm için izlenecek animeler listemde uzun süredir duruyordu.

Ben de memlekette canım sıkıldığı zamanlar izlemek için 13 bölümü de indirdim. Ve böylece ilk bölümden tekrar izlemeye başladım.

Anime kısaca özel güçleri olan çocukların kötülerle savaşını anlatıyor gibi. Karakter tasarımları berbat. Animenin konusu da hikayeyi anlatım şekli de kötü. Ama kendini izleten bir anime. Code:Breaker, 2005 ile 2015 senesi animelerin bir sentezi gibi. Yani sıradan bir anime. Code:Breaker, kendisini diğer animelerden ayıracak bir özelliğe sahip değil.

Code:Breaker'ı bu kadar gömmeme rağmen yine de izlenebilecek bir anime. Çünkü sürükleyici. Ben de memlekette bulunduğum ilk hafta Code:Breaker izleyerek bitirdim. Oldukça kalabalık olan izlenecek animeler listemden bir anime daha eksilmiş oldu. Code:Breaker'ın OVA'ları da varmış ama izleyeceğimi sanmıyorum.

24 Temmuz 2021 Cumartesi

En Son Yatırım Stratejim

Başlamadan önce belirtmem gerekiyorki söyleyeceklerim yatırım tavsiyesi değildir. Yatırım yapmadan önce kendiniz araştırarak kendi kararlarınızı kendiniz vermelisiniz. Ben bu yazıda kendi yaptığım şeyi anlatacağım ama benim yatırım stratejim size uymayabilir. Ayrıca benim stratejim kazandıracak diye bir şey yok.

Ben normalde portföyümü baya dağıtan, yayan bir insanım. Ama son zamanlarda şundan emin oldum; Türk Lirası veya Türkiye ekonomisi iyi gitse bile 6 ayı bile çıkaramadan bir şeyler oluyor ve USD yükseliyor Borsa çakılıyor vb. Yıllardır bu olay bu şekilde devam ediyor. Bu her zaman böyle olacak anlamına gelmiyor. Ama geçmişte yaşananlardan ders çıkarmak lazım. Ve Türk milleti ders çıkarmadığı için aynı şeyler tekrar edip duruyor.

Bu yüzden Türk Lirasının değer kaybedeceğini varsayarak strateji geliştirmek lazım. 

Uzun hatta orta vadeli bile bakınca dövizde kalmanın en mantıklı şey olduğu anlamına geliyor. Ama dövizde de az da olsa enflasyon var ve para durduğu yerde değer kaybediyor. Bu yüzden Türk Lirasının değer kaybetmesini ana düşüncem yaparak bir taktik geliştirdim.

Zaman, emek ve komisyon kesintileri nedeniyle kendim direk yatırım yapmak yerine fon alarak yatırım yapacağım. Ve alacağım fonları da sadece döviz cinsinden yatırım yapan fonları seçerek yapacağım. Amerika veya diğer yabancı ülke borsalarına yatırım yapan fonları çoğunlukta tutarken, döviz cinsinden bono ve tahvillere yatırım yapan KUB gibi değişken fonlara da yatırım yapacağım. Böylece portföyümü biraz çeşitlendirerek zarar riskini azaltmış oluyorum.

Bu arada az miktarda emtia yatırımı yapmaya da devam edeceğim. 

23 Temmuz 2021 Cuma

5 Senelik Green Card Serüvenim

Green Card bana çıkmamış olsa da sizlere son beş sene de Green Card için neler yaptığımı anlatacağım.

Green Card ile tanışmam 2016 yılında Efe Aydal sayesinde oldu. Daha önce reklamlarını görüyordum ama çok uçuk kaçık reklamlardı. Adam tokatlamak için olduğu kilometrelerce öteden belli olan reklamlardı. Bu yüzden araştırma gereği bile duymadım. Ama Efe Aydal, ben böyle gittim Amerika'ya deyince ben de biraz araştırayım dedim. Düşünsenize hiç para vermeden ve evde oturduğunuz yerden ABD'de göçmenlik vizesi alabilme ihtimaliniz var. Ayrıca neredeyse herkes bu vizeye başvurabiliyor.

Babama küçükken defalarca sordum "Neden sen de Almanya'ya gitmedin baba?" Diye. O da durmadan bahaneler uydurdu. Green Card zamanında Almanya'nın gurbetçilere verdiği vize gibi hatta daha iyi bir vize. Bu yüzden imkanım varken şansımı denemeliyim diye düşündüm. Ve ilk kez 2016 senesinde Green Card'a başvurdum.

Green Card'a başvurmadan önce yoğun bir araştırma işine giriştim. Green Card nedir? Ne değildir? Şansımı artırmak için yapabileceğim şeyler var mıdır? Kazandıktan sonraki aşamalar nelerdir? Kazandıktan sonra nelere ihtiyacım var? Gibi soruların cevabını araştırdım. Bu araştırmalarım sonucunda halen daha kullandığım 2 adet kağıt hazırladım. Biri fotoğrafın nasıl çekilmesi veya nasıl çekilmemesi gerektiğini anlatan bir yazı (şekiller de var). Diğeri ise başvuru sırasında doldurduğumuz formu yazdım ve kendime göre doldurdum. Her sene başvuru yaparken eğer bir değişiklik yoksa bu formdaki bilgileri direk geçirerek başvuru yapıyorum. Bu sayede hem zaman kazanmış oluyorum hem de hata riskini minimuma indirmiş oluyorum.

Bir çok kişiye Green Card başvurusu  konusunda yardım ettim. Özellikle yıllar önce hazırladığım o iki kağıt bir çok arkadaşımın işine yaradı. Bir çok kişi benim sayemde Green Card'a başvurdu. Bu saye de ben de şansımı düşürmüş oldum :)

Her sene başvuruyorum Green Card'a başvurmaya da devam edeceğim. Sadece bir sene başvuramadım. O sene de pasaport numarası istiyordu ve ben daha pasaportumu çıkartmamıştım. Yani toplamda dört kere başvurdum. Hiç birinde çıkmadı ama denemeye devam edeceğim. Türkiye, Avrupa kontenjanında, %1 gibi çıkma şansı var. Şansımızı denemeye devam.

22 Temmuz 2021 Perşembe

Green Card İle İlgili 6 Önemli Tiyo

 1- Mutlaka her sene başvurun. Nasıl olsa başvurması bedava. Bu yüzden her sene şansınızı deneyin.

2- Çekilişi kazandığınızı görmeden bir kuruş bile para harcamayın. "Siz ilk kez yapıyorsunuz bu başvuruyu vize merkezleri her sene bir sürü kişinin başvurusunu yapıyor." Tarzı cümlelere itibar etmeyin. Yapacağınız tek şey form doldurmak bu kadar basit.

3- Green Card'ı kazandıktan sonra ne gibi şeyler başınıza gelecek ne olacak ne bitecek bir araştırma yapın hazırlıklı olmak için. Ayrıca bu araştırma sırasında belki de Amerika'da yaşamanın  size uygun olmadığına karar verebilirsiniz.

4- Kesinlikle sadece Green Card'a bel bağlamayın yurtdışına yerleşebilmek için diğer yolları da araştırın. Başka ülkeleri, başka vize çeşitlerini vb.

5- Seneye Amerika'ya taşınıyormuş gibi düşünerek ingilizcenizi geliştirebilir, para biriktirebilir veya Amerika ile ilgili araştırmalar yapabilirsiniz. İngilizce öğrenmek, para biriktirmek vb. ABD'ye gidemeseniz bile işinize yarayacaktır.

6- Green Card başvuru formunu bir A4 kağıdına doldurarak yazın. Her sene başvurmadan önce bu formu kontrol edin değişen bilgileri değiştirin. Green Card Başvurusu yaparken tekrar bu formu kontrol edin istenen bilgilerde değişiklik varsa sizin A4'e yazdığınız formu değiştirin. Yoksa sizdeki forma bakarak doldurun. Çok karışık bir işlem gibi görünüyor ama hem sonraki senelerde size inanılmaz derecede zamandan kazandırıyor hem de hata yapma ihtimalinizi en aza indiriyor.

21 Temmuz 2021 Çarşamba

akarabudak.com

akarabudak.com benim ana blogum. Bu blogta üzerinde daha çok düşünüp, hazırlanarak yazılar yazıyorum. Tabii durum böyle olunca yayınladığım içerik miktarı çok az. Ayrıca daha çok bilgilendirici içerikler paylaşıyorum.

Aslına bu siteyi (akarabudak.com) açarken bir başka düşüncem de kendime ait bir portföy veya CV işlevi görmesini istememden dolayıydı. Ama bu planımı gerçekleştiremedim.

Aslında bu siteyi açmamın bir diğer sebebi de kendimi web tasarımı alanında geliştirmekti. Ama fazla bir yol kat edebildim mi? Hayır.

Domain'in çoktan bir yılı doldu. İkinci yılı da dolunca domaini yenilemeyerek yeni bir domain almayı düşünüyorum. Çünkü ismim değişti. Artık ismimin ilk harfi "A" değil, "T". Yeni ismime yaraşır bir domain bulmam lazım.

Blogun içeriklerine gelecek olursam: Genellikle eğitim ve çizim ağırlıklı. Bunların dışında az da olsa başka içerikler de mevcut. 

A-ads reklamlarını geçen sene koymuştum. Baktım blogda yazı sayısı bir yılda arttı ve blog günde ortalama 10 kişi de olsa trafik alıyor bir hafta önce Google Adsense reklamlarını da ekledim siteye.

akarabudak.com'ın reklamını (tanıtımını) burada yamasam ölürdüm.

20 Temmuz 2021 Salı

Memlekete Gidiyorum

 16 Temmuzu 17 Temmuza bağlayan gece Çorum'a doğru yola çıkıyorum. İnşallah güzel bir yolculuk olur. Bayram öncesi olduğu için baya endişeliyim. En son geçen sene Aralık ayında bir buçuk haftalığına gitmiştim Çorum'a.

Çorum'da annemi, babamı, ablalarımı, yeğenlerimi göreceğim. Bol bol et yiyeceğim. İstanbul'da arkadaşlarımla yemek için erzak getireceğim. Bunları yaparken bir yandan da Japonca çalışmayı düşünüyorum. Çünkü bilgisayarı büyük ihtimalle İstanbul'da bırakırım. Bilgisayar olmadan Bilgisayar Mühendisliği'nden mezun olmak için çalışmak biraz saçma oluyor. Ama Japonca çalışabilmek için bilgisayara gerek yok.

Ben memlekette olduğum süre boyunca büyük bir ihtimalle bloga yazı yazamayacağım. Ama endişelenmeyin (Sanki her yazımı okuyan beni takip eden birileri var gibi xD) çünkü yazıları planlayarak yayınlıyorum. Zaten bu yazı yayınlandığında  ben çoktan Çorum'da olacağım. En az iki ay boyunca her gün bir yazı yayınlayabilmeye çalışacağım.

19 Temmuz 2021 Pazartesi

Kripto Paralardan Tamamen Çıkış Yaptım

 Bu gün kripto paralardan tamamen çıkış yaptım. Böyle bir şey yaparken amacım isim değişikliğim sonrası borsalarla sorun yaşayabilecek olmam nedeniyle önceden önlem almaktı. Yeni ismimin yazılı olduğu kimliğimi teslim aldıktan sonra yine kripto para piyasasına girmeyi düşünüyorum ama her şeye baştan başlayacağım. Ayrıca para çekerken yaşadığım sıkıntılardan dolayı Binance'a yatırım yapmayı düşünmüyorum. Paribu'yu da biraz araştırma yaparak gireceğim çünkü para çekerken 3 lira gibi bir ücret aldı.

Kripto para borsalarından tüm parayı çekebilmem de baya zamanımı aldı. BTC Türk bu konularda çok iyi ama onda da 100 TL'nin altıyla işlem yapılamıyor.

Bu arada Kripto paralardan cüzi bir zarar ile çıkış yaptım. Tabii bu zarara önceden çektiğim paraları dahil etmiyorum. Yoksa Kripto paralardan son bir yılda aşağı yukarı %100 kar yaptım. Ama kripto paralar güven vermediği için fazla yatırım yapmamıştım. Toplamda bu gün 2060 TL para çektim kripto para borsalarından. Bu paraya yakın da daha önce çekmiştim. Ve o çektiğim paraları ana parayı içerde bırakarak çektiğim paralardı. Yani sadece karını çekmiştim. 

18 Temmuz 2021 Pazar

Saadet Para ile Olur.

Para ile saadet olmaz. Lafını hepimiz biliyoruzdur.

Şimdi ne yapıyorsanız ara verin ve biraz düşünün. Sizi ne mutlu ediyor?

İnsanları, istedikleri şeyleri başarabilmeleri mutlu eder. İstediğimiz şeyleri başaramamamız ise bizi mutsuz eder.

Şimdi yine düşünün siz neyi başarmak istiyorsunuz?

Ve bu başarmak istediğiniz şeyleri hiç paranız olmazsa yapabilir misiniz?

Başarmak istediğiniz şeylerin veya başka bir ifade ile istek ve arzularınızın çoğu para ile ilgili değil mi?

Hiç paranız olmadan da mutlaka başarabileceğiniz şeyler vardır.

Peki parasızda başarabileceğiniz isteklerinizi bol miktarda paranız olsa mı daha hızlı gerçekleştirirsiniz yoksa fakirlik içinde sürünürken mi?

Tabii ki zengin olsanız daha çabuk gerçekleştirirsiniz.

Para belki bütün kapıları açamaz ama sizin neredeyse her kapıyı açmanıza yardımcı olur. Tabii arada istisnalar da var. Özellikle de gerçekleşmesini istediğiniz isteğiniz bir kişinin kararına bağlıysa. Ama bu tip durumlarda bile para işinize yarayabilir.

Kısacası g.tünüzle düşünmeyi bırakın artık. Bir oyunda stat point ne ise hayatta da para odur. Bazı m.llara şunu söylemek istiyorum: "Madem parayı takmıyorsunuz da neden günde on, on iki saat eşşek gibi çalışıyorsunuz? Mesaiye kalıyorsunuz? Beş para etmeyecek adamlardan azar işitiyorsunuz her gün? Ev de çoluğunuzla çocuğunuzla vakit geçirmek varken ömrünüzü fabrikalarda veya diğer iş yerlerinde heba ediyorsunuz?"

Bu konu hakkında bırak kitabı ansiklopedi yazılır. Yazdıkça yazasım geliyor ama şu an yaptığım şey bana çok boş geldi. Belki hiç kimse bu yazıyı okumayacak bile. Okuyan biri çıkmışsa benim duygu ve düşüncelerimi okuduğu için en içten duygularımla teşekkür ederim.

17 Temmuz 2021 Cumartesi

İşe Gidip Gelirken Toplu Ulaşımda Zamanımı Nasıl Geçiriyorum

 İşe gidip gelirken uzun süredir metro ve metrobüs kullanıyorum. Önceden sadece metro ile gidiyordum. Ama benim indiğim durakta inşaat çalışması olduğu için ve metrobüs daha hızlı gittiği için metrobüs ve metroyu birlikte kullanıyorum bir yıldır.

Genellikle metro ile bir durak metrobüs ile de beş durak gidiyorum. Ortalama 15 dakika boşluğum oluyor. Genellikle 5 dakika da metroyu beklerken geçiyor zaman. Toplamda 20 dakika ediyor. Bu 20 dakikanın 5 dakikasını metro veya metrobüs içerisinde yer bulma nereye gelmişiz diye pencereden bakmak ve metronun erken gelmesine çıkarsak verimli bir şekilde değerlendirilebilecek 15 dakika kalıyor.

Bu boşlukta ben de genellikle telefonumdan kitap okuyorum. Ortalama üç sayfa kitap okuyabiliyorum. Bazı kişiler telefondan kitap okuyamadıklarını söylüyor. Bana telefondan okumak fiziki kitabı okumaktan daha kolay geliyor.

İşe gidip gelirken zamanımı geçirdiğim ikinci en büyük aktivite annemi veya ablalarımı arayarak konuşmak. Zaten gün içinde arayacağım kişileri metro veya metrobüste arayarak evde başka işlerle ilgilenmek için 5 dakika bana kalmış oluyor.

Bir diğer zaman geçirdiğim aktivite ise borsa, kripto para borsaları, döviz kurları vb. kontrol etmek. Hatta alış ve satış bile yapıyorum. 

Bazı zamanlar da o gün eve gidince yapacağım şeylerin listesini yapıyorum.

Ve bazen Whatsapp ve Telegram'dan gelen mesajları okuyorum. Gelen bildirimlere bakıp yana kaydırıyorum. Veya sosyal medya hesaplarıma bakıyorum.

Yani kısaca 15 dakika bir zaman var bu 15 dakika zamanı kullanarak bir sürü kitap bitirdim. Evde yapacağım ufak tefek işleri hallederek kendime zaman yarattım. Hayallerimi gerçekleştirebilmek için ne yapabilirim diye düşünürken müsvedde kağıda şu cümleyi yazmıştım: "Paramı, zamanımı ve şansımı iyi kullanmalıyım." 

Siz de belki oyun oynamak, sosyal medyaya bakıp durmaktan başka bir şeyler yapmak istiyorsanız benim yaptıklarımı okuyarak feyz alırsınız.

16 Temmuz 2021 Cuma

Kanguru Defteri Kobo Abe Romanı Hakkında Düşüncelerim

Kobo Abe ile tanışmam şöyle oldu: Bir ara eski Japon filmlerine sarmıştım. Suna no Onna yani Kumların Kadını isminde bir film seyrettim. Bu filmi çok beğendim hatta o kadar çok beğendim ki kitabının olduğunu öğrendiğim gibi kitabını bir şekilde bulup okudum. Ve kitabını da çok beğendim. Sonrasında ise Kobo Abe'nin bulabildiğim bütün kitaplarını okumaya başladım. (Not: Şu an Kobo Abe'nin Türkçe olarak basılan kitaplarından bulamadığım tek kitap Başkasının Yüzü) (Not 2: Şimdi Google'da araştırınca fark ettim ki Kobo Abe'nin Türkçe basılmış bir kitabı daha varmış. İsmi Virane Harita) Suna no Onna romanı beni Japon Edebiyatı ile tanıştırdı. Sonrasında ise Kanguru Defteri ile devam ettim.

Kanguru Defteri de oldukça hoşuma giden bir roman oldu. Anlaşılması güç bir roman gibi duruyor ama aslında hiç de öyle değil. Ben gayet iyi anladım romanı. Ama kafa bulandırıcı bir roman olduğunu itiraf etmek zorundayım. Adamın bacaklarında turp filizleri bitmesi ve roman turp filizi yazısını gördüğüm her yerde benim bunu kafamda canlandırmaya çalışmam...

Kutu Adam'dan önce Kanguru Defteri'ni okumaya başlamamın bir nedeni vardı. Her zaman baş yapıt filmler seyretmek  veya baş yapıt romanlar okumak insanı sıkıyor. Arada sırada saçma sapan olayların olduğu şeylerde okuyup, izlemek lazım. Kanguru Defteri de bu iş için biçilmiş kaftan gibi duruyordu, ayrıca çok ilgi çekiciydi.

Kanguru Defteri'ndeki mekanlar, karakterler saçma gibi görünse de gördüğüm rüyaları etkileyecek kadar zihnime kazındı. Bence Kanguru Defteri okunması gereken bir kitap.

Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Hala "eğri göz" nasıl bir şey oluyor merak ediyorum :)



15 Temmuz 2021 Perşembe

Geçen Hafta İzlediğim Animeler 2

 Aslında bu yazıda yazdığım animeleri geçen hafta değil iki hafta önce izledim.

Ao no Exorcist: Kyoto Fujouou-hen 1-6

Daha önceki yazıda da dediğim gibi Ao no Exorcist: Kyoto Fujouou-hen animesini yıllar önce yeni sezonu çıktığında izlemeyi planladığım animeler listesine eklemiştim. İzlenecek listesi biraz boşalsın diye izlemeye başladım. Günde bir kaç bölüm ya izliyorum ya izlemiyorum. Biraz sardığı için bu hafta biraz fazla izledim.








Yahari Ore no Seishun Love Comedy wa Machigatteiru. Kan 3-4

Yahari, light novel'ını sevdiğim bir anime. Yeni sezonu çıktığı zaman izleyeceğim animeler listesine eklemiştim. Biraz geç olsa da sonunda başlayabildim. Biraz kasvetli geldi bu sezon bana. Hatta bu yüzden ilk bölümünü izledikten sonra bir kaç hafta ara verdi. Yine de kendini izleten bir anime. Ama çok monoton ilerliyor ve bazen çok kasvetli olabiliyor.








Bu haftalık da bu kadar. Haftaya görüşmek üzere...

14 Temmuz 2021 Çarşamba

Geçen Hafta İzlediğim Animeler 1

Böyle bir konsept düşündüm. Aklıma geldikçe My Anime List'in History bölümünde Last Week'e bakarak geçen hafta hangi animeleri izlemişim öğrenip bu animeler hakkındaki düşüncelerimi kısa kısa yazacağım.

Hazırsanız ilk haftadan başlayalım:

Soul Eater 41-45

Soul Eather'i izlemeye ne zaman başladım inanın unuttum. Boş beleş olarak nitelendirdiğim elimin altında arada sırada izlerim diye tuttuğum animelerden. Bir ara memlekete tatile gittiğimde Wifi'siz kaldım. O sıralar canım sıkılmasın diye bu animenin izlemediğim tüm bölümlerini indirmiştim. Şu an da çalışırken molalarda izliyorum. Bence hala boş beleş bir anime ama sonuna yaklaştığım için bitirmek istiyorum.







Ao no Exorcist: Kyoto Fujouou-hen 7

Neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum ama bu animeleri izlemeyi planladığım animeler listesine almışım. Bu yüzden geçen ay izlemeye başladım. Ao no Exorcist'in ilk sezonu sürükleyiciydi ama çok da beğendiğim bir anime olmamıştı. İkinci sezonu ile ilgili de aynı düşünceler içerisindeyim. Zaten geçen hafta sadece bir bölüm izlemiş olmamdan da anlaşılıyordur. Bu animeyi de bitirip kurtulmak istiyorum.







Geçen hafta izlediğim başka anime yok.

Benden şimdilik bu kadar. İnşallah haftaya aklıma gelir de tekrar yazarım...

13 Temmuz 2021 Salı

Merhaba!

Merhaba arkadaşlar. Benim adım adım Teoman. Aslında daha önceden açmış olduğum iki kişisel blogum daha var. Peki ben bu iki blog dururken bu blogu neden açtım? Bu blogu açmam için bana göre haklı sebepler vardı. Bunlardan bir tanesi ismimi değiştirmiş olmam ve diğer iki blogumun eski ismimin baş harfiyle başlayam domainlere sahip olmasıydı. İkinci nedeni ise sonu .com ile biten domainli blogumda daha özenli yazılar yazıyorum.

Bu blogta duygu ve düşüncelerimi, yaptığım çok da önemli olmayan şeyleri. Bunun için de uğraşıp yazı yazılırmıymış dediğim şeyleri yazmayı ve sizlerle paylaşmayı düşünüyorum. Konulara örnek verecek olursam; bu hafta izlediğim animeler, bu hafta okuduğum mangalar, bu sıralar dinlediğim müzikler gibi sıradan önemsiz konular olacak.

Bir nevi günlük gibi kullanacağım bu blogu. Kimse okumasa bile yıllar sonra girip kendi yazılarımı okuması çok güzel oluyor. Ayrıca Google'ın ücretsiz servisi Blogger'ı kullandığım için domainin süresi bitti, hostingin süresi bitti gibi dertlerim olmayacak.

Şimdilik bu kadar sonraki yazılarımda buluşmak üzere...