Yeniden Sizlerleyim

 Ara vermek istemezdim ama Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olabilmem için önümdeki tek ders ile ilgili yoğun bir çalışma içine girmem gerekiyordu. Bu yüzden yeniden ara vermek zorunda kaldım. Bu hafta projemi derste sundum ve kaynak kodlarını hocaya gönderdim. Hatta hoca projemi değerlendirmiş. Yani notu sisteme girmiş ama şu an notumu göremiyorum. Sınav sonuçları açıklandığı zaman açıklanacakmış. Sınavlar da 14 ve 15 Ocak tarihlerinde. Finallerin açıklanması da bir hafta sürse yani bir ay sonra filan belli olacak mezun olup olmadığım. 

Bu yazdıklarımı göz önünde bulundurunca mezun olmam belirsiz gibi görünse de sunumum vb. oldukça iyi geçti. Ayrıca hoca projemi değerlendirmiş görünüyor sistemde. Eğer bir sıkıntı olursa bence bana yazardı ve ek süre verirdi. Bu yüzden ben büyük ihtimalle Bilgisayar Mühendisliğini bitirdim gözüyle bakıyorum. 

İşte bu yüzden bloga biraz ara vermek zorunda kaldım. Ama şimdi tekrar sizlerleyim. Yine her gün yazı yayınlamaya çalışacağım. Şu an kafamı meşgul eden en büyük şeyden yani Proje dersimden kurtuldum. Bu yüzden çok mutluyum, çok umutluyum. İnşallah verimli bir şekilde yabancı dil ve para gibi konularda çalışmaya başlayacağım.

Bu arada sigarayı da bıraktım. Henüz üç gün oldu. İnşallah bu bırakışım ebediyen olur. İlerleyen zamanlarda sigarayı bırakmak hakkında da yazarım.

Son Çar

 Son Çar, son Rus çarını anlatan bir Netflix belgeseli. Film gibi canlandırmışlar ve arada bir bilim adamları, araştırmacılar filan konuşuyor.

Geçen gün uyumadan önce bir kaç bölüm izleyeyim dedim bir oturuşta tamamını izleyip bitirdim. Şüphesiz ki Bolşevik İhtilali geçtiğim yüzyılın en önemli tarihi olayıdır. Dünyanın her neresinde yaşarsa yaşasın her insan Bolşevik ihtilalinin sonuçlarından doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmiştir. Bu yüzden Bolşevik devrimi çok önemli bir tarihi olaydır ve bu devrimden öncesi de dolayısıyla önem arz etmekte. Çarlık döneminin son anları neler yaşandı, hangi olaylar Rusya'yı devrime götürdü sorularının cevabını öğrenme isteğimi tam anlamıyla tatmin etmese de güzel bir belgeseldi.

Belgeselde ilgimi çeken şeylerden bir tanesi Romanov hanedanlığının erkeklerinin tip olarak bana çok benzemesi. Hatta bana göre aramızdaki tek fark onların gözlerinin masmavi benim gözümün ise az mavi olması.

Şimdi Rus Çarlığının son zamanı ile Türkiye Cumhuriyeti veya Osmanlı ile ilgili kıyaslama yapardım ama başımın belaya girmesini istemiyorum.

Bu belgeselden çıkardığım sonuç ise Osmanlı'nın çöküşü Rus Çarlığından daha iyi olmuş. Daha önce okuduğum bir Fransız çizgi romanından sonra yaptığım araştırmalardan da Çin İmparatorluğu'nun çöküşünden iyi olduğu sonucunu çıkarmıştım.

Uluslararası İlişkiler Bölümü Altıncı Yarıyıl

 Uluslararası İlişkiler bölümündeki altıncı yarıyılıma Korona Virüsü damgasını vurdu. Pandemiden dolayı vize ve final sınavları online yapıldı. Tabii pandemi dolayısıyla idari izin verilmesi ve sonrasında esnek çalışma saatleri uygulanması dolayısıyla bir, bir buçuk ay kadar bir zaman oldukça boş vaktim oldu. Bu sayede hem Uluslararası İlişkiler hem de Bilgisayar Mühendisliğindeki derslerime önceki dönemlere oranla daha fazla çalışma olanağı buldum. Bu yüzden her iki bölümde de oldukça iyi bir bahar dönemi geçirdim.

Derslerden aldığım notlar genel olarak çok iyiydi. Bütün derslerden sıkıntısız bir şekilde geçtim. Dönem not ortalamam 3,90 oldu bu dönem. Ayrıca hayatımda ilk kez Yüksek Onur Belgesi aldım. Genel Not ortalamam da 2,94’den 3,14’e yükseldi.

Uluslararası İlişkiler bölümünün altıncı yarıyılında aldığım dersler ve kısaca dersler hakkındaki yorumlarım:

Kültür Tarihi

Kültür Tarihi, bazı kısımları zevkli bazı kısımları ise sıkıcı bir dersti. Ne yazık ki en kötü notu aldığım derste Kültür Tarihi oldu. BA ile geçtim. Daha kötü olduğum dersler olmasına rağmen Kültür Tarihi gibi tarihle ilgili bir dersten en düşük notu almam beni üzdü açıkçası.

Orta Doğuda Siyaset

Orta Doğuda Siyaset dersi gibi bölgesel derslere çalışırken oldukça keyif alıyorum. Orta Doğuda Siyaset dersini çok sevdim. Beklediğim notu alarak AA ile geçtim.

Siyasi Tarih II

Tarih derslerini kendimi bildim bileli çok sevmişimdir. Siyasi Tarih II dersini de oldukça sevdim. Özellikle konuların İkinci Dünya Savaşı öncesinden başlaması Siyasi Tarih II dersini bahar dönemindeki favori dersim haline getirdi. Kitabı ve diğer materyalleri zevkle okudum. Bu dersi de AA geçtim.

Uluslararası İlişkilere Giriş

Uluslararası İlişkilere Giriş gibi oldukça teorik konular bana çok sıkıcı geliyor. Ama temel konuları ele alan bir ders olduğu için dişimi sıkarak bu derse öncelik verdim. Bunun sonucunu sınav sonuçlarında aldım. Bu dersi de AA ile geçtim.

Uluslararası Örgütler

Uluslararası Örgütler dersi, bahar döneminin en zor sınavlarına sahip dersti. Zaten bir sürü uluslararası örgüt ile ilgili bilgileri akılda tutmak zordu. Bunun üzerine sınavların zor olması sonucunda en kötü notları bu dersten aldım. Ama herkes benim gibi sınavlardan kötü notlar almış olacak ki AA ile geçtim bu dersi.

Dış Politika Analizi

Dış Politika Analizi dersini sevdiğim söylenemez. Özellikle ilk üniteleri çok teorik konular olduğu için benim için çok sıkıcı geçti. Ama son ünitelerini sevdim. Bu dersin sınavları zor değildi. Bu sayede AA alarak Dış Politika dersini geçtim.

Uluslararası Ekonomi Politik

Ekonomi, yatırım, finans vb. konularla yoğun bir şekilde ilgilenmeye başladığım bir dönemde bu dersi almam benim için büyük şans oldu. Uluslararası Ekonomi Politik kitabını ve diğer ders materyallerini istekli bir şekilde okudum (çalıştım). Gerekli ve güzel bir dersti. Bu dersten de AA aldım.

GENEL DEĞERLENDİRME

Altıncı yarı yılı yani üçüncü sınıfın bahar dönemini çok yüksek notlar alarak tamamladım. Sadece bir dersten BA aldım. Diğer altı dersten ise AA aldım.

Önümüzde yaz okulu var. Yaz okuluna kayıt olup, olmamak konusunda kararsızım. Çünkü KPSS’ye çalışmak istiyorum. Eğer yaz okuluna kayıt olursam KPSS’ye kendimi veremeyeceğimi adım gibi biliyorum. Önümüzdeki günlerde yaz okuluna kayıt olup olmayacağıma karar vereceğim.

2021 ALES 3

 Geçen sene ALES sınavına kayıt olmuştum. Ama sınava giderken yanlışlıkla kimlik yerine ehliyetimi almışım ve sınava sokmadılar beni. Bu sene tekrar kayıt oldum ALES'e ve girebildim sonunda.

ALES'in sonuçları da bu hafta açıklandı. Sayısaldan 78,44, Sözelden 68,86, Eşit Ağırlıktan da 74,24 puan almışım. Netlerim ise şu şekilde: Sayısal; 38 doğru, 2 yanlış. Sözel; 29 doğru 6 yanlış. Sınava toplam 104.964 kişi girmiş ve benim sıralamalarım; sayısalda 18.776, sözelde 37.982, eşit ağırlıkta 21.890 şeklinde.

ALES'e girme sebeplerim belki ileride bir işime yarar diyeydi. İşime yarayacağını da fazla sanmıyorum. ALES puanı 5 sene değil de 3 sene geçerli olsaydı girmezdim. Bence ortalama bir sonuç aldım. Zaten hiç çalışmamıştım, bundan sonra da bu tarz sınavlara çalışmayı da düşünmüyorum.

Şimdi ALES puanım olduğuna göre yüksek lisans bölümleri araştırabilirim. Ama ben hem uzaktan eğitim hem de tezli yüksek lisans istiyorum ve böyle bir bölüm Türkiye'de yok gibi. Üstelik bir de dil puanı da lazım bana. YÖKDİL'i de zorlaştırmışlar diyorlar.

Japonya'ya Gitmek İçin Yaptığım Hesaplar

 Japonya'ya gitmek için daha doğrusu bir sorun çıkmazsa tamamen yasal yollarla kalıcı olarak yerleşmek için yaptığım bir hesap var. Daha önceki bir kaç yazımda yurtdışına yerleşmek için dil, para ve eğitim olduğunu yazmıştım. Bunlardan eğitimi çıkararak dil ve paraya indirgeyerek bir puan sistemi oluşturdum.

Oluşturduğum puan sistemine göre 10 puanı toplarsam Türkiye'deki bütün gemileri yakarak Japonya'ya kesin giderim. Üstelik sadece dil veya sadece para olarak bu 10 puanı toplasam bile gidebiliyorum. Nasıl mı oluyor? Şöyle:

Öncelikle dilden puan kazanmak için JLPT yani Japonca yeterlilik sınavını geçmiş olmak lazım. Her seviye 2 puan ve en düşük seviyeden başlayarak geçtikçe bir üst seviyeye gireceğim. Para ise her 500.000 Yen 1 puan ediyor. 

Şimdi paranın maksimum olduğu durumdan 10 puan topladığım senaryoları sıralayalım:

Japonca: 0, Para: 10

JLPT N5'i bile geçmeden 10 puan toplayarak Japonya'ya gelmem için 5 milyon Yen'e ihtiyacım var. Bu 5 milyon Yeni Japonya'da iki şekilde kullanabilirim. İlki bir şirket açarak iş yapabilirim yani iş adamı vizesi ile gelebilirim. İkincisi ise 0'dan dil kursuna giderim. Hem part time çalışırken banka hesabımdaki milyonlarca yenin güvencesiyle yıllarca öğrenci olarak yaşayabilirim ve sonrasında bir iş bularak çalışma izni bulabilirim. Bu sırada dil okulu ve Japonya'da yaşadığım için Japoncayı da çözerim.

Japonca: 2, Para: 8

Bu senaryo da ilk senaryoya benzer. Yine iş adamı vizesi ile gidebilirim ama Türkiye'den ufak bir miktar kredi çekmem gerekebilir. Öğrencilik durumu da aynı. Hatta öğrenciliğim temelim olduğu için biraz daha kolay geçecek.

Japonca: 4, Para: 6

Bu senaryoya göre N4 seviye Japoncam ve 3 milyon Yenim var. İş adamı vizesi bu durumda sınırları baya zorlamama ve çok risk almama neden olacağı için bu kez öğrenciliğe yönelirim. 3 milyon Yen az para olmadığı için kendime kendime sponsor olabilirim diye düşünüyorum vizeyi alırken. Bir yıllık dil okulu ile Japonya'ya gelirim. Japonya'da N3 ve N2 seviyelerini geçerek iş veya yüksek lisans arama çalışmalarına girerim. Olur da N2 seviyesine ulaşamazsam dil okuluna yarım sene daha kayıt yaptırırım.

Japonca: 6, Para: 4

Bu senaryoda N3 seviye Japoncam ve 2 milyon yen param oluyor. 2 milyon yen dil okulu için vize alırken muhtemelen yetmeyecek bana. Bir şekilde bir milyon yen civarı bir para daha bir yerlerden bulmaya çalışacağım. Ama bu senaryo da dil okuluna bir sene gitmek zorunda değilim. Japoncam zaten orta seviyede olacağı için dil okuluna 6 ay da gidebilirim. Sonrasında yine aynı senaryo Japonya'da N2'yi geçmek, full time iş veya yüksek lisans kovalamak. Ayrıca bu seviyede önceki seviyelerden farklı olarak Japonya'ya hiç gitmeden direk iş başvuruları da yapabilme imkanım doğuyor. Yani direk çalışma izni alarak gelebilme ihtimalim de var.

Japonca: 8, Para: 2

Bu senaryoda N2 seviye Japoncam ve 1 milyon yenim var. N2 seviye Japonca ile Yüksek Lisans yapalirim, neredeyse her türlü işe başvurabilirim. Diğer aşamalarda olduğu gibi dil okuluna giderek öncelikle Japoncamı N1 seviyesine yükseltmeye çalışabilirim. Bu seviyenin dezavantajı paramın az olması.

Japonca: 10, Para: 0

Bu senaryo imkansız bence. Çünkü Japonya'da düzenli olarak yaşamadan N1 seviye Japoncamın olabileceğine ihtimal vermiyorum. Ayrıca 500.000 yeni de bulamayacak mıyım? Ama bu seviyede Japonlar kadar Japoncam olacağı için her türlü Japonya'ya gidip yeni bir hayata başlayabilirim.

Peki ben şu an kaç puandayım? 

Cevap: 0

İki sene önce N5 seviye JLPT sınavına girmiştim 80 alsam geçiyordum ama 62 almışım. Salladıklarımın hiç biri tutmamış. Eğer salladıklarımın hepsini bir şık yapsaydım N5 seviyeyi geçiyordum. Para olarak da 450.000 yenden fazla param var. Muhtemelen bir kaç aya 500.000 yene ulaşırım ve 1 puanı haneme yazdırırım. Temmuzda da N5 seviyesinden yine JLPT'ye gireceğim. Bir sıkıntı çıkmaz ve Japoncaya çalışabilirsem Kesinlikle Temmuzdaki sınavda veya Aralıktaki sınavda N5 seviyesini geçerim. Yani 0 puanım olsa da önümüzdeki sene en az 3 puan kazanmaya garanti gözüyle bakıyorum. Tabii ki hedefim Temmuzda N5, aralıkta da N4'ü geçerek 5 puan kazanmak. Yani yolun yarısına bir senelik çalışmam ile gelmek.

Yurtdışına Gitmek Hayal Mi Oldu?

 Son iki aydır ülkemizdeki ekonomik bunalım, döviz kurlarının artması, her şeyin fiyatının inanılmaz derecede artması ve bunların yanında maaşlarımıza zam gelmek şöyle dursun her ay indirim gelmesi nedeniyle para biriktirmek şöyle dursun aldığımız maaşla geçinemez hale geldik. 

İşe ilk başladığım zamanlar altmış bin Yen civarındaydı maaşım. Şu an ise otuz bin Yen civarında ve bu gidişle daha da düşecek gibi. Doksanlı yıllara ne yazık ki geri döndük. Son iki aydır inanılmaz bir bunalım içindeyim. Yıllardır hayallerini kurduğum yurtdışına yerleşme düşüncem ellerimin arasından kayıp gidiyor. 

Durum böyleyken senede bir yurtdışına tatile gitme planımı bile yerine getirmem imkansız görünmeye başladı. Sosyal medyada hep dalga geçiyorduk "Kötü günler geride kaldı çok daha kötü günler bizi bekliyor" diye. Gerçek oldu.

Ocak ayında maaşıma gelecek zamdan da fazla umudum yok. 2022 yılı içerisinde sözleşmeli memurları kadroya geçireceklermiş. Ondan da fazla umudum yok. Her gün "Bu sabah ben niye uyandım?" diye kendime soruyorum. Hindistan vatandaşları şu an eminim ki geleceğe bizden daha umutlu bakıyorlardır.

Yıllar önce yurtdışına gidebilmem için gerekenler diye bir liste yaptım ve bu listeye yazdıklarımı gruplara ayırdım ve bazılarını eledim. Ortaya yurt dışına yerleşmek için gerekli üç şey çıktı. Bunlar; Para, dil, eğitim. Para; döviz bazında en az on bin dolar değerinde bir para. Dil; yerleşmeyi düşündüğümüz ülkenin dili veya İngilizce. Eğitimi ise sadece diploma olarak düşünmemek lazım. Diploma tabii ki önemli ama diplomanın yanında bir alana yönelerek o alanda dünyada önde gelen kişiler arasında olmak veya kısaca öyle bir veya bir kaç beceri edinmek gerekiyor ki bu beceriler ile dünyanın her yerinde para kazanarak hayatımızı idare edebilelim.

Durum böyle olunca parayı kullanarak yurtdışına yerleşmek zorlaştı ve gün geçtikçe daha da zorlaşıyor. Bu yüzden dil ve eğitime yönelmeyi düşünüyorum. İlk olarak Bilgisayar Mühendisliği diploması alacağım. Sonra Japonca çalışacağım JLPT N5'den başlayarak sınavları geçtikçe seviye arttırarak N3 veya N2 seviyesine ulaşmaya çalışacağım. Japonya'ya gitmeden N2 seviyesine ulaşabilirsem orada iş bularak direk oturma ve çalışma izni almaya çalışacağım. Eğer N2 seviyesi yerine N3 seviyesine kadar gelebilirsem ve biriktirdiğim para da 6 ay veya bir yıllık dil okuluna yetiyorsa dil okuluna gideceğim ve part time işte çalışırken aynı zamanda full time iş arayacağım.

Hayaller pırıl pırıl gibi görünse de bunları yapmam yıllar sürecek uygun anı yakalamaya çalışmayı ve vize sürecini de hesaba katınca benim en az iki yılım çalınmış olacak.

Bilgisayar Mühendisliği Birinci Sınıf

 Kayıt Olmadan Öncesi

Bilgisayar Mühendisliği bölümüne iki yıl önce YKS ile kayıt oldum. 2017 Yılında Web Tasarımı ve Kodlama bölümüne kayıt olmuştum. Normalde Web Tasarımı ve Kodlama bölümünü bitirdikten sonra DGS’ye girerek Bilgisayar Mühendisliği veya Yazılım Mühendisliği’ne geçmeyi planlıyordum. Bir sene filan karım olur düşüncesindeydim. Ama yaptığım araştırmalar sonucunda öğrendim ki neredeyse her üniversite sadece bir kaç dersten muaf tutuyor. Yani YKS sınavıyla girip kayıt yaptırmış gibi bölümü baştan aşağı okuyorsunuz.

Bilgisayar Mühendisliği’ne kayıt olmayı düşünmeden hatta YKS sınavına girmeden önce bile ben örgün eğitimde okumayı hiç düşünmemiştim. Bilgisayar Mühendisliği de sadece Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde uzaktan eğitim olarak var. Eğer DGS ile Ahmet Yesevi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ne (Uzaktan Eğitim) geçiş yapsaydım sadece üç tane ortak zorunlu dersten (Türk Dili, İnkılap Tarihi ve İngilizce) ve bir tane de bölümle ilgili (muhtemelen Bilgisayar Programlama I) dersten muaf olacaktım. Kayıt sırasında transkript gönderilmesi durumunda ortak zorunlu derslerden zaten muaf olunuyormuş. Bu konulardaki kafama takılan birkaç soruyu email yoluyla üniversitenin ilgili personeliyle irtibata geçerek giderdim. Bu yüzden bir tane ders için bir sene daha beklemek yerine şansımı YKS’de denedim. Sadece TYT matematiği çözerek kazandım desem yeridir. Puanları fazla yüksek değildi.

Böylece 2018 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Bilgisayar Mühendisliği’ne kayıt oldum. Türkiye ve Kazakistan’ın ortak üniversitesi olduğu için AKTS olayı Ahmet Yesevi Üniversitesi’de yok sadece kredi var. Derslerin kredisi oldukça düşük. Genellikle dersler 3 kredi. Bazı dersler ise 2 kredi. Ayrıca Türkiye’deki uzaktan eğitim mühendisliklerin tamamı kapatılırken şu an açık olan iki mühendislik programı da Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde.

Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin uzaktan eğitim programlarının belki de en kötü özelliği yüksek harç ücretleri. Ben kayıt olurken işsizdim ve düzenli veya düzensiz hiç bir gelir kaynağım yoktu. Doların 7 Lirayı gördüğü günlerden bahsediyoruz. Kimse iki gün sonrasını göremediği bir kriz ortamı vardı. Benim ise harç parasını ödemek için güvenebileceğim tek şey biriktirdiğim paralarla aldığım amerikan dolarlarıydı. Elimdeki dolarlar harç parasını yatırmaya yetiyordu. Ama daha ikinci dönem vardı. Ben de annem ve babamdan maddi destek almak zorunda kaldım.

Ahmet Yesevi Üniversitesi Uzaktan Eğitim Sistemini Kısaca Tanıyalım

Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin uzaktan eğitim sistemi açık öğretime sınavlar bakımından benziyor. Finaller yüz yüze yapılırken, vizeler online yapılıyor. Sınavlar üç büyük şehirdeki belli üç üniversitede oluyor. Ama derslerin işleyişi olarak açık öğretimden oldukça farklı. Açık öğretim de kitap ana kaynaktır. Açık öğretim kitabında olmayan bir şey sınavlarda sorulamaz. Bu yüzden tek muhattap alınması gereken ders materyali kitaplardır. Ama Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde örgün eğitimdeki gibi sınav sorularını dersi anlatan hoca hazırlar. Online dersler, LMS’deki (ÖYS) ders içerikleri ve hocanın sisteme yüklediği ders materyallerinden hepsinden sorumlusunuz. Ayrıca her dersten birer dönem ödevi veriliyor. Ve bazen ödevler çok zor olabiliyor. Bunun dışında bir de kanaat puanı var. Bu kanaat puanında hocalar genellikle online derslere girilme sayısına bakıyor.

Birinci Sınıf

İlk sınıfta her dönem 18 kredilik ders alınabiliyordu. Ben de 18 kredilik ders aldım tabiiki. 18 Kredi 6 derse tekabül ediyor. Bu altı dersin dördü birinci sınıf dersleri, diğer iki ders ise ikinci sınıfın dersleriydi.

Birinci Dönem

Güz döneminde ikinci sınıftan aldığım Elektrik Devreleri ile Olasılık ve İstatistik derslerinden oldukça zorlanarak geçtim. Aldığım altı dersin altısını da bütünlemeye kalmadan rahatlıkla finalde geçtim. Oldukça zor dersler olduğu için korkuyordum ama kazasız belasız bir şekilde güzel bir başlangıç yaptım.

İkinci Dönem

İlk dönem Çorum’daydım. Ama ikinci dönem başladığı gibi İstanbul’da çalışmaya başladım ve bu yüzden İstanbul’a taşındım. Bu yüzden güz dönemi finallerine Ankara’da girerken Bahar dönemi finallerine İstanbul’da girdim.

İkinci dönem, yeni bir şehre yerleşmem, çalışmaya başlamam gibi sebeplerden ötürü derslerle neredeyse hiç ilgilenemedim. Ben de kendimin geliştirdiği bir taktik uyguladım. Ortalamayı 2’nin üzerinde tutmak için en iyi olduğum Ayrık Matematik dersine çalıştım sadece. Böylece Ayrık Matematik AA düştüğü için diğer derslerimden kötü notlar alamama rağmen ortalamam 2’yi geçti. Bu sayede ortalamamın 55 olduğu olduğu derslerden bile geçtim.

Veritabanı Yönetim Sistemleri derslerinin ödevini yapmadım, finale de hiç çalışmadım. Bu yüzden bu dersten kaldım. Ama son sınıfta proje dersini alabilmek için bu dersi ilk dönem geçmem gerekiyordu. Ben de bütünlemeye çok fazla çalıştım. Sınavda çalışmalarımın karşılığını aldım ve iyi bir not alarak geçtim.

Sonuç

Sonuç olarak iyi bir eğitim öğretim yılı geçirerek birinci sınıfı bitirdim. Dersleri geçmesi sandığımdan daha kolay oldu. Benim düşünceme göre neredeyse herkes çalıştığı için uzaktan eğitim bilgisayar mühendisliğini tercih ediyor. Bu yüzden de bizleri zorlamadıklarını düşünüyorum.

Açıköğretim Sınav Sonuçları

 Açıköğretim sınav sonuçları açıklandı. Daha önceden yazdığım bir yazıda bundan sonra benim için ikincil önceliğe sahip sınavlara hiç çalışmadan gireceğimi yazmıştım. Hiç çalışmadan sınavlara girdim. Hatta bu dönem aldığım dersleri sınav başlamadan hemen önce sınav giriş belgesine bakarak öğrendim.

Bu hafta içi perşembe günü de sınav sonuçları açıklandı. Çan eğrisine girme notu yani bir nevi geçme notu bu dönem 35'miş. Ve benim iki dersim 35'in altında. 3 dersten güzel not almışım. Benim için açıköğretimde güzel not 50'nin üzeri oluyor. Diğer iki dersten de ortalama bir not almışım. 

Ayrıntılı olarak düşünmedim ama finallere de hiç çalışmadan girmeyi düşüne bilirim. Bence hiç çalışmasam bile bu 7 dersin en az 3'ünü geçeceğim. Ama bana göre bu dönem bir veya iki dersim kalır gibi geliyor. Ayrıca açıköğretimde kayıtlı milyonlarca kişinin ortalamasını düşününce 35 puan geçmek için çok fazla. İnşallah en azından 30 puana yükseltirler de bşr kaç tane daha ders geçerim.

Dersler ilgi çekici olsa da şu anda ders çalışabilme imkanım yok. Ayrıca Türkiye'de artık diploma sahibi olmanın fazla bir anlamı da yok. Aslında dünya genelinde de artık fazla önemli değil. O yüzden zamanımı yabancı dil ve para kazanma konusunda harcamak daha mantıklı geliyor bana.

Yüzyüze Açıköğretim Sınavı

 Açıköğretim sınavları yaklaşık iki senenin ardından tekrar yüzyüze oldu. Bu hafta sonu hem cumartesi hem de pazar sabahı 09:30'da sınava girdim. Cumartesi günü beş dersten, pazar günü de iki dersten. Bu sınavlarda taktiğim hiç çalışmadan sadece genel kültür bilgim ve mantık yürütme yeteneğimden faydalanarak soruları çözmekti.

Bu hafta sonu anladım ki dersleri geçmek hiç çalışmadan kolay iş değilmiş. Önceden hiç olmasa ünitelerin özetlerini okuyordum ve bu bana dersler hakkında bilgi veriyordu. Şimdi dersin ismini bile sınava girdiğim zaman öğrendim. Hatta şu an bile bu dönem aldığım yedi dersi say deseler sayamam. Sonuç olarak sınavlar çok da iyi geçmedi ama yine de hiç çalışmadan finallere girsem bile bence derslerin en az yarısını geçerim.

Sonuç olarak vizelere girdim az veya çok bir puan alacağım. Şu an sınav sonuçlarının açıklanmasını bekliyorum. Muhtemelen iki hafta içinde açıklanır. O zaman belki yine bir yazı yazarım.

Son olarak cumartesi günü girdiğim sınavla ilgili sizlere bir şey anlatmak istiyorum. Okulun bahçesini girdiğimde daha öğrenciler içeriye alınmaya yeni başlanmıştı ki ben erken gelmemiştim. Hatta sınıfa girdiğimde sınavın başlamasına 5 dakika filan vardı. Sorunlar bununla da bitmiyor. Normalde hepimizin bildiği gibi salona girip yerimize oturduğumuzda ki eğer benim gibi sınava beş dakika kala girmişseniz sınıfa optik formunuz ve sınav kitapçığınız sıranızın üzerinde olur. Ama cumartesi günü girdiğim sınavda hiç biri yoktu. Optik formları isimlerimizi okuyarak dağıttılar. Soru kitapçığını da sınav başlamadan saniyeler önce verdiler bana. İlk kez böyle bir şeyle karşılaştım. Zaten beş dersin sınavına aynı anda girdiğim için kötü geçti. 

100 Yazıyı Geçtik

 100 Yazıyı geçtik sonunda. Koyduğum ilk hedeflerden birisi 100 yayın yayınlamaktı. Ve 100 yayını sonunda geçtim. Sıkılmadan yazı yayınlamam sonucunda çok az da olsa arama motorlarından trafik almayı da başardım. 

Şimdi sırada bu blogu para kazanabilecek hale getirmem lazım. Bunun için de trafiğinin artması lazım. Trafiği artırmak için düzenli olarak yazı yayınlamaya devam edeceğim. Seo uyumlu makale yazma konusunda ufak ufak denemeler yaparak kendimi ilerleteceğim. 

Geçtiğimiz aylara baktığımda artık devam ettirmediğim geçen hafta hangi animeyi izledim yazılarının da okunduğunu farkettim. 2021 yılı içerisinde geçen kelimesi ile başlayan yazı dizilerine devam etmeyi düşünmüyorum. Ama ilerleyen zamanlarda hala okuyanlar olursa devam etmeye başlayabilirim. 

Çok az kişinin ilgilendiği uğraşlarım ve ilgi alanlarım olduğu için geç olsa da elbet bir gün birilerine ulaşacağıma inanıyorum.  

Mayıs Ayında Okuduğum Kitaplar

  akarabudak.com domainli sitemde yayınladığım aşağıdaki yazıyı domain veya hostingi yenileyememe durumum olursa yok olup gitmesin diye bu blogda da yayınlıyorum. akarabudak.com da okumanızı yeğlerim ama buradan okursanız da sorun olmaz.

Kitap okumak çoğu kişinin alışkanlık haline getirmekte zorluk çektiği bir eylem. Kendim de önceden bu alışkanlığı bir türlü kazanamıyordum. Ama bilişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler banan kitap okuma alışkanlığı kazandırdı. Çünkü artık okuyacak kitap bulmakta kitapçıların ve kütüphanenin sınırlamalarına takılmadan telefon ve bilgisayarım sayesinde rahatlıkla istediğim tarz kitapları bulup okuyabiliyorum.

Bitirdiğim Kitaplar

Zengin Baba Yoksul Baba

Zengin Baba Yoksul Baba, yatırım konusunda bilgilenmek için okumaya başladığım bir kitap. Oldukça hoşuma gitti. Muhtemelen Mart ayında okumaya başlamıştım. Yatmadan önce ve metroda işe gidip gelirken okuyarak Mayıs ayının ilk haftasında bitirdim. Sonrasında yine Robert Kiyosaki’nin yazdığı ve bu kitabın devamı niteliğinde olan Nakit Akışı Ölçüm Çeyreği isimli kitaba başladım

Babil’in Kervan Taciri

Kitap kısaca Babil’deki bazı zengin kişilerin nasıl zengin olduklarını anlatıyor. Anlatımının hikayesel olması kitabı sürükleyici yapıyor. Kısa ve içerdiği bilgiler açısından önemli bir kitap. Özellikle kazandığı paradan bir kuruş bile artıramayan kişiler başta olmak üzere herkesin okumasını tavsiye ederim.

F/X Wall Street (Borsanın İç Yüzü)

Doksanlı yılların başında New York’da forex borsasında çalışan Vedat Akman isimli bir Türkün yazdığı bir kitap. Kitap doksanlı yılların başında İngiliz Sterlini’nin bir anda Amerikan Doları karşısında değer kazanması ve sonrasında aniden düşmesi sırasında forex borsasındaki ortamı anlatan oldukça kısa ve eski bir kitap.

Okumakta Olduğum Kitaplar

Nakit Akışı Ölçüm Çeyreği

Nakit Akışı Ölçüm Çeyreği de Zengin Baba Yoksul Baba kitabının yazarı Robert Kiyosaki’nin kitabı. Bu kitap Zengin Baba Yoksul Baba’nın devamı niteliğinde. Zengin Baba Yoksul Baba’yı bitirdiğimde bu kitabı okumaya başladım. Zengin Baba Yoksul Baba’ya kıyasla çok daha fazla bilgi içeren bir kitap. Kitabın başlangıcı: “İnsanlar nasıl para kazanır?” Sorusunu irdeliyor ve para kazanma yollarını dört çeyreğe ayırıyor. Kitabın ismi de buradan geliyor. Her çeyrekte hem para kazanma yöntemleri hem de insanların para konusundaki düşünceleri farklılık gösteriyor.

Zen Eti, Zen Kemiği

Daha önce de Budizm veya Zen Budizmi hakkında kitaplar okudum ama bu kitaplar salt bilgiden oluşan veya anlatmak istenileni oldukça lafı uzatarak anlatan kitaplardı. Üstelik bir çoğu gereksiz bir sürü bilgi içeriyordu. Bu yüzden Zen Budizmi’nin temellerinden zen hikayelerinin bulunduğu bir kitap okumak istiyordum. Bu yüzden bu kitabı okumaya başladım. Aradığımı buldum ama kitabın içerisindeki her zen hikayesini zevkle okuduğum söylenemez.

Örneklerle Kolay Ekonomi

Kitap isminden anlaşılabileceği gibi kolay örneklerle kolay bir şekilde ekonomiyi anlatıyor. Kitabın tasarımını çok sevdim. Kitabın her bölümü sadece iki sayfa. Bu da okunmasını herkes için kolay hale getiriyor. Oldukça anlaşılır bir kitap.

Kemal Derviş

 Kemal Derviş, 2000'li yılların başında herkesin küfrettiği bir günah keçisiydi. Ben bile çocuk olmama rağmen o zamanlar herkesin Kemal Derviş'ten nefret ettiğinin farkındaydım.

Peki bu Kemal Derviş ne yaptı da millet bu kadar nefret ediyordu? Halbuki siyasete bulaşmamış ekonomistlerin, akademisyenlerin hepsi Kemal Derviş'i övmesine rağmen.

Aradan yıllar geçipte büyüdüğüm de tekrar kriz ortamı oluştuğunda 2001 krizini araştırdım. Yaptığım araştırmalarda halkın Kemal Derviş'ten nefret etmesini ama benim saygımı kazanmasını sağlayan şeyleri maddeler halinde yazacağım:

1- Kemal Derviş çok büyük umutlarla kurtarıcımız olarak getirildi. Yani medya sayesinde halkta çok büyük bir beklenti oluştu.

2- Kemal Derviş, çok kötü bir politikacıydı. Halkın ne düşündüğü umrunda değildi. Ülkeyi krizden kurtarmak gibi bir görevi vardı ve o da sadece buna odaklandı.

3- Kemal Derviş, günü kurtarmak için çalışmadı. Uzun süreli planlar yaptı. Türkiye'nin bir daha ekonomik sıkıntılarla boğuşmasını önlemek için köklü reformlar yaptı. Ama bunun için ilk başta kemer sıkmak gerekiyordu. Halkta işte sadece bardağın bu boş kısmını gördü.

4- Amerika'dan geldiği için Türkiye'deki gereksiz ve aşırı Amerika düşmanlığına maruz kaldı.

5- IMF ile anlaştı, IMF'den borç aldı ve IMF'nin yaptırımlarını uyguladı. Bu da Türkiye'deki popülist söylemlerin tam zıttı şeyler yapmasına neden oldu.

Sonuç olarak öyle köklü reformlar yaptıki ekonomide bunun kaymağını AKP yedi hatta hala daha yiyor. Şu an bankalar batmıyorsa, AKP'nin ilk yıllarında ülke kalkınmaya, gelişmeye ve ilerlemeye başlamışsa bunda en büyük pay Kemal Derviş'indir.

2002 seçimlerinden önce ekonomi rayına oturmaya başlamış olmasına rağmen basın Kemal Derviş ve Bülent Ecevit'i günah keçisi yaparak AKP iktidarına giden yolu açtı. Bu iki büyük insanı ekonomik olarak zor zamanlar geçirdiğimiz bu zamanlarda sevgi ve saygı ile anıyorum. Vatanım ve milletim adına sizlere teşekkür ederim sayenizde yıllardır biriken ekonomik bozukluktan kurtularak geleceğe umutla baktığımız on yıl geçirdik.

Gate.io'da Yaptığım Yatırımlar

 Aşağıda yazdıklarım kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir. Sadece kendi yaptığım yatırımları yazıyorum. Yatırım yaparken kimsenin etkisi altında kalmadan kendi kararlarınızı lütfen kendiniz verin.

Burada sizlere son bir ay içerisinde Gate.io borsasında yaptığım işlemleri yazacağım. Daha doğrusu kendi uyguladığım taktiği anlatacağım. Uyguladığım taktik kısaca trend olan coin türünden bir sepet yapmak. Yatırım yaptığım coin yükselince de ufak ufak çıkmak. Mesela 5 dolara bir coin aldım. Bu coin 7,50 dolar oldu 1 dolarlık satıyorum. Kalan kısmı 10 dolar olursa 1 dolarlık daha satıyorum. 12,50 dolar olursa 1,50 dolarlık daha satıyorum gibi.

Bir ay önce yatırım yapmaya başlarken meme coinler popülerdi ben de ilk başta meme coinlere yatırım yaptım. Sonrasında metaverse coinlerin popülerleşeceğini sezerek metaverse coinler almaya başladım ufak ufak.

Aşağıda yatırım yaptığım coinleri takip etmek için yaptığım bir liste var. Bu listede coinin kodunun yanındaki yazılar satış stratejimi, yatırım; coine yatırdığım toplam parayı, çekilen; toplam o coinin satışından elde ettiğim parayı; net ise yatırımımın ne kadarının hala içeride olduğunu ifade ediyor.

İşte o liste:
Kripto Para Takip


TOPLAM

Yatırım 92,60

Çekilen 26,28

Net 66,32


ÇIKIŞ STRATEJİSİ

Yatırdığım paranın %50'sinden aşağıya düşerse


SON YAPTIĞIM İŞLEM

1,500 USDT'lik RMRK satıldı


BTC  iki kat olunca yarısını sat

Yatırım 10

Çekilen

Net 10


ETH  iki kat olunca yarısını sat

Yatırım 10

Çekilen

Net 10


SHIP  10 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 5

Çekilen 

Net 5


RACA  32 dolar olunca 4 dolarlık sat

Yatırım 5

Çekilen 3

Net 2


ELON  12 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 3

Çekilen 6,20

Net 3,20 $ KAR


BABYDOGE  7,5 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 2,23

Çekilen 1,23

Net 1


KISHU  7 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 3,55

Çekilen 2,85

Net 0,70


ATLAS 10 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 4

Çekilen 1

Net 3


AKITA 5 dolar olunca 1,22 dolarlık sat

Yatırım 2,22

Çekilen 

Net 2,22


STARL 10 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 2

Çekilen 2

Net 0


SAND  10 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 2

Çekilen 2

Net 0


SAITAMA  6 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 2

Çekilen 1

Net 1


GHST  4 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 2

Çekilen 

Net 2


AXS  4 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 2

Çekilen 

Net 2


MANA  10 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 1,50

Çekilen 1,50

Net 0


DOGE  2,26 dolar olunca 1 dolarlık sat

Yatırım 1,13

Çekilen 

Net 1,13


ENNO  7,5 dolar olunca 1 dolar çek - 10 dolar olunca 1 dolar çek - 12,5 dolar olunca 1,5 dolar çek - 15 dolar olunca 1,5 dolar çek

Yatırım 5

Çekilen

Net 5


POLIS  7,5 dolar olunca 1 dolar çek - 10 dolar olunca 1 dolar çek - 12,5 dolar olunca 1,5 dolar çek - 15 dolar olunca 1,5 dolar çek

Yatırım 5

Çekilen

Net 5


YGG  10 dolar olunca 1 dolar çek - 12,5 dolar olunca 1,5 dolar çek - 15 dolar olunca 1,5 dolar çek

Yatırım 5

Çekilen 1

Net 4


ALICE   10 dolar olunca 1 dolar çek - 12,5 dolar olunca 1,5 dolar çek - 15 dolar olunca 1,5 dolar çek

Yatırım 5

Çekilen 1

Net 4


RMRK   15 dolar olunca 1,5 dolar çek

Yatırım 5

Çekilen 3,5

Net 1,5


FLOKI   12 dolar olunca 1,20 dolar çek

Yatırım 6

Çekilen

Net 6


OVR   4 dolar olunca 1 dolar sat

Yatırım 2

Çekilen

Net 2


MBOX   4 dolar olunca 1 dolar sat

Yatırım 2

Çekilen

Net 2


DG   4 dolar olunca 1 dolar sat

Yatırım 2

Çekilen

Net 2


BOSON  4 dolar olunca 1 dolar sat

Yatırım 2

Çekilen

Net 2


BOA  4 dolar olunca 1 dolar sat

Yatırım 2

Çekilen

Net 2


POT  4 dolar olunca 1 dolar sat

Yatırım 2

Çekilen

Net 2


VEMP  4 dolar olunca 1 dolar sat

Yatırım 2

Çekilen 

Net 2


GT  2 hafta tutup listelenecek coinlere oy vereceğim

Yatırım 7

Çekilen 

Net 7
 

Kripto Para Piyasalarına Yeniden Girdim

Bu makalede yazacaklarım kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir. Sadece kendi yaptığım şeyleri yazıyorum. Yatırım yaparken lütfen hiç kimsenin etkisi altında kalmadan kendi kararlarınızı kendiniz verin.

Daha önce yazdığım bir yazıda yazın isim değiştirdiğim için para yatırma ve çekme konusunda sıkıntı yaşamayayım diye bütün kripto varlıklarımı Türk Lirasına çevirerek çekmiştim. O zaman Bitcoin otuz bir bin dolar seviyelerindeydi. Yani bekleseydim param dolar bazında ikiye katlanacaktı.

İsmimi değiştirdikten sonra bazı kripto para borsalarında da ismimi değiştirdim. Ama bu işi sonraya bıraktığım için baya bir fırsatı kaçırdım. BTC Türk'te ismimi değiştirdim ama Paribu ve Binance'da değiştiremedim. Bir ara Paribu'da da değiştirmeyi deneyeceğim. 

Binance yerine kullanabileceğim global bir altcoin borsası arıyordum. Gate.io'yu buldum. Gate.io'da Binance'dan çok daha fazla coin var. Bir kaç arkadaşım da bu Gate.io'da işlem yapıyormuş. Ben de kayıt oldum ve ilk olarak denemek için 2000 Yen tutarında para yatırdım. Baktım Gate.io'dan bir şeyler kazanacağım gibi duruyor ben de 8000 Yen daha yatırayım da 10000 Yen düz hesap olsun dedim. 10000 Yen o zaman 87,50 Dolar yapıyordu. Şu an ekleme yapmama rağmen 1 aya yakın sürede 135 Dolara çıktı bu para.

Yakın bir zamanda Paribu'da da ismimi değiştireceğim. Önceden taktiğim her hafta düzenli olarak Bitcoin ve her ay düzenli olarak ETH almaktı. Ama periyodik dönemlerde azar azar aldığım için BTC Türk veya Gate.io'da bu şekilde alamıyorum. Bu yüzden Paribu'da da işlem yapabilmem lazım.

Aslında bu yazıda Gate.io'da yatırım yaparken izlediğim taktikleri de yazacaktım ama şimdiden yazı olması gereken uzunluğa ulaştı. Taktikleri de başka zaman anlatırım inşallah.

Webtoon TR

 akarabudak.com domainli sitemde yayınladığım aşağıdaki yazıyı domain veya hostingi yenileyememe durumum olursa yok olup gitmesin diye bu blogda da yayınlıyorum. akarabudak.com da okumanızı yeğlerim ama buradan okursanız da sorun olmaz.

 Webtoon Tr, benim 2013 yılında açtığım Türk halkına webtoonları tanıtmayı ve sevdirmeyi amaçlayan bir topluluk. 2013 Yılından beri ona yakın kişi Webtoon Tr ekibine katılmış olmasına rağmen uzun süredir tek aktif olan kişi benim. Webtoon Tr; Blogger, Facebook ve Twitter üzerinden gönüllü olarak hizmet sunuyor. İçeriğimizin odağında tabiki de webtoonlar var.

Webtoon Tr‘yi anlamak için ilk başta webtoon’un anlamını, ne olduğunu bilmek lazım. Webtoon’un ne olduğunu Webtoon Tr‘de yazdığım Webtoon Nedir? isimli yazıdan öğrenebilirsiniz. Facebook sayfamız ve Twitter hesabımızdan da webtoonlarla ilgili haber, yazı, resim gibi şeyler paylaşıyorum. Blogda ise webtoon tanıtımları, webtoon portalları tanıtımları, webtoon çeviri gruplarının listesi, webtoonların listeleri, webtoon haberleri gibi çok çeşitli konularda paylaşımlarda bulunuyorum.

Öncellikle yöneldiğim bir kaç tane konu var. Bunlardan bazıları;

• Türkler tarafından yazılmış, çizilmiş webtoonları daha fazla kişiye duyurmak.
• Türklerin daha fazla webtoon yazmasını, çizmesini sağlamak için eğitim içerikleri oluşturmak.
• Türkiye’de webtoon endüstrisinin gelişmesine az veya çok fayda sağlamak.
• Webtoonlar hakkında webtoon serileri değil de genel bilginin birikmesine katkı sağlamak.

Webtoon Tr, kısaca isminden de anlaşılabileceği gibi Webtoon ve Türkiye’yi (veya Türkü) birleştirmeyi amaç ediniyor.

Ben Webtoon Tr‘yi açtıktan bir kaç yıl sonra bir grup Webtoon Tr ismini kullanarak webtoon çevirisi yapmaya başladı. Bu yüzden bir çok kişi Webtoon Tr‘yi yasadışı çeviri ve yayınlama faaliyeti yürüten bu grupla karıştırmaya başladı. Bu durum Webtoon Tr ile ilgilenme hevesimin kaçmasına neden oldu ve yıllarca Webtoon Tr ile ilgilenmeyi ihmal ettim. Ama son aylarda düzenli olarak yeni yazılar yazıyorum ve sosyal medya hesaplarını aktif olarak kullanıyorum.

Dört Aylık Blog İstatiskleri

 Blogu açarken en azından 100 gün boyunca her gün yazı yayınlamayı planlıyordum. Ama bu planıma sadık kalamadım. Ekim ayında yazı yazmadan boş geçtiğim günler olmaya başladı. Bunun nedeni isim değiştirme ve sonrasında taşınma, proje dersim vb. gibi etkenlerdi. Kasım ayının ikinci yarısında yani şu sıralar yazı yazmaya yeniden başladım. Ve bu yazdığım yazıları planlayarak yayınlıyorum. Kısaca bu yazı yayınlandığı zaman ben bu yazıyı muhtemelen bir hafta önce yazmış olacağım.

Blogu açalı dört ayı geçti. Bu dört ay boyunca 100'e yazık yazı yayınladım. Uzun süre bloga gelen giden yoktu ama son bir kaç aydır blogumu bulan bir kaç kişi çıkmaya başladı. Bu da beni tekrar yazı yazmaya devam etmemde cesaretlendirdi. Eski hedefim olan her gün yazı yayınlama mottosuna tekrar dönmemi sağladı.

Umuyorumki benim değişik, farklı, çok az kişinin bildiği veya ilgilendiği konulara ilgilenmem meyvelerini verecek ve arama motorları yardımıyla daha çok kişi bu blogu bulacak.

Blogu açtığım zaman hedeflerimden bir tanesi de 100 tane yazıyı hiç bir şeye dikkat etmeden öylece yazarım. Eğer 100 yazıya kadar devam edebilirsem geri kalan yazıları SEO'ya uygun olarak yazarım diyordum içimden. Ve bu yazı 96. yazım yani 4 yazı daha yazdıktan sonra SEO'ya uygun makale nasıl yazılır öğrenmeye başlayacağım. Ve 100. yazıdan sonraki yazılar yaptığım denemeler olacak. En azından SEO uyumlu makale yazmayı öğreneyim belki işsiz kalırsam SEO uyumlu makale satarak üç beş bir şeyler kazanmaya çalışırım.

3 Japonca Şarkı Önerisi 2

 Şarkı önerilerimin ikincisi ile karşınızdayım. Son zamanlarda sıklıkla dinlediğim hatta o bok gibi sesimle dilime takılıp gitmeyen şarkıları sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. Bu gün de sizlere üç tane Japonca şarkı tanıtacağım. Belki ilerleyen zamanlarda Japonca haricindeki dillerdeki şarkıları da tanıtabilirim.

Aimer / LAST STARDUST

İlk şarkımız Aimer bacımızdan Last Stardust. Bu şarkı Fate/stay night animesinin müziklerindenmiş. İzlemediğim için şarkı sayesinde öğrendim. Aslında Aimer bacımızdan fazla hazetmem ama nasıl oluyorsa bir şekilde kendimi şarkıları keyif alarak dinlerken buluyorum.

Kobasolo / Back Number - 幸せ  【Cover】

Aslında bu şarkı bir cover. Yani aslında bu şarkı Kobasolo'nun değil Back Number'ın. Kobasolo tekrar çalıp söylemiş. Bence orjinalinden milyon kat daha güzel olmuş. Ön plana çıkan yeri vocal değil de müzik. Orjinaline göre bu coverda sesler çok temiz. 

Şarkının sözlerine değinmeden geçmeden olmaz. Tek taraflı bir aşk anlatılıyor ama bir platonik aşk ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Şarkı da Türkçe altyazı da var. Bence altyazıyı açarak en az bir kere dinleyin şarkıyı pişman olmazsınız. Ama anlamına dikkat ederek dinleyince şarkının aslında insanı karamsarlığa ittiğini anlıyorsunuz.

Back Number / ハッピーエンド 「Happii Endo」

Yukarıda Back Number'ın bir şarkısının coverını önermiştim şimdi de Back Number'ın en sevdiğim şarkısını önermeye geldi. Aslında bu adamların sesini stilini biraz Duman'a benzetiyorum. Ama Duman'dan tabii ki daha iyiler. Aslında Back Number'ı keşfedeli fazla olmuyor. Yeni keşfettim sayılır. YouTube'da mix'lerle şarkı dinlerken karşıma çıktı. Bu şarkı güzelmiş dediğim bir kaç şarkıları var.

Şimdilik tanıtacağım şarkılar bunlar. Dinlediğim şarkılar değiştikçe ve şarkı tanıtmak aklıma geldikçe burada sizlere tanıtacağım.

Saikyou Densetsu Kurosawa

 Saikyou Densetsu Kurosawa, hepimizin Kaiji serisi ile tanıdığı Fukumoto Nobuyuki Reisin önemli mangalarından bir tanesi. Kaiji'nin mangasını bulamadığım için ne yazık ki okuyamadım. Ama bütün animelerini ve filmlerini izledim. Kaiji'yi tanımlayacak olursam tek kelime ile efsane derdim. Öncesinde Squid Game izlemiş birisi muhtemelen Kaiji'ye Squid Game çakması derdi. Ama olay tam tersi Squid Game resmen Kaiji başta olmak üzere oyun temasındaki Japon mangalarından kopyala yapıştır yapılarak senaryosu yazılmış bir dizi. Çakma bir şey yüzünden fazla vaktinizi çalmayayım.

Bir kaç gün önce Saikyou Densetsu Kurosawa'yı bitirdim. Bitmesi baya hüzünlendirmişti beni ama kısa bir süre sonra öğrendimki devam serisi varmış.

Saikyou Densetsu Kurosawa, mangasının konusu kısaca; Kurosawa ismindeki 40'lı yaşlarında bir inşaat işçisinin başından geçenleri anlatıyor. Kurosawa beyin yüzüne hayat hiç gülmemiş, ne eğitim ne iş ne de kızlar konusunda işi rast gitmemiş. Bu şekilde yaşlanıp umutsuzluk içinde günlerini geçiren bir kişiye dönüşmüş bitik birisi. Zaten Fukumoto reisi de böyle bitik ana karakterleri yüzünden seviyorum.

Bu mangayı güzel yapan şey bence Kurosawa'da kendimizden az veya çok bir şeyler bulmamız. Ayrıca Kurosawa'nın yer yer gördüğümüz serzenişleri bazı gençlere saçma gelebilir ama mükemmel psikolojik tespitler içiyor.

Bu mangadan sonra Fukumoto mangalarını okumaya devam etmeyi düşünüyorum. Ama daha hangi manga ile başlayacağıma karar veremedim. Ayrıca Fukumoto gibi kötü ama hızlı çizmeyi denemeyi planlıyorum. Eğer bir hızlı çizim tarzı oturtabilirsem ileride çizgi roman yapmak konusunda verimli bir üretim çağı yaşayabilirim.

Uluslararası İlişkiler Bölümü Beşinci Yarıyıl

 akarabudak.com domainli sitemde yayınladığım aşağıdaki yazıyı domain veya hostingi yenileyememe durumum olursa yok olup gitmesin diye bu blogda da yayınlıyorum. akarabudak.com da okumanızı yeğlerim ama buradan okursanız da sorun olmaz.

Daha önce yazdığım yazıların bir kaçında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi (Açıköğretim yoluyla eğitim veren bir fakültedir) Uluslararası İlişkiler bölümüne kayıt olduğumu yazmıştım. Uluslararası İlişkiler bölümüne DGS ile kayıt olduğum için birinci yarıyıldan değil de beşinci yarıyıldan başladım. Tabii Web Tasarımı ve Kodlama gibi Uluslararası İlişkiler ile hiç bir bağlantısı olmayan bir bölümden mezun olduğum için birinci ve ikinci sınıftaki önemli dersleri fark dersi olarak almak zorunda kaldım. 

Uluslararası İlişkiler bölümünün beşinci yarıyılında aldığım dersler ve kısaca dersler hakkındaki yorumlarım şu şekilde:

Hukukun Temel Kavramları

Hukuk ile ilgili dersleri genel olarak sevmiyorum. Bu derse çalışırken keyif aldığımı söyleyemem. Ancak KPSS’de de sorulan bir konu olduğu için çalıştım. CB ile geçmiş olmama rağmen bu dönemdeki en kötü nota sahip derslerimden birisiydi.

Balkanlar’da Siyaset

Hem vize hem de final sınavlarında en yüksek notu balkanlarda siyaset dersinden aldım. Balkanlar küçük bir coğrafya olmasına rağmen çok fazla ülke yer alıyor. Ama kitap balkan kelimesinin anlamından yani en temelinden başlıyor. Balkan ülkelerindeki siyasi partiler neredeyse bütün konuları rahatlıkla anladım. Bu dersi AA ile geçtim. Benim için çok eğlenceli bir dersti.

Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Bu dersin ilk ünitelerini zevkle okudum ama sonradan Sovyetler Birliği dağılıp da işin içine Rusya girince anlamakta zorluk çekmeye başladım. Rusya’nın dış politikası baya karışık. Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset dersi en çok çalıştığım derslerin başında yer almasına rağmen CB ile geçebildim.

Siyasi Tarih

Siyasi Tarih, bu dönemin en sevdiğim ikinci dersi oldu. Benim gibi tarihi meraklı kişiler için çok güzel konulara sahip bir ders. Bu derse çalışmayı sonlara bıraktığım için fazla bakamadım ne yazık ki. Ama sınavlardan oldukça iyi notlar aldım. Siyasi Tarih dersini BA ile geçtim.

Strateji ve Güvenlik

Strateji ve Güvenlik dersi beni bu dönem en çok zorlayan ders oldu. Vize döneminde diğer derslere çalışmaktan Strateji ve Güvenlik dersine hiç zaman ayıramamıştım.Bu durumun etkisini vize sonuçlarının açıklanmasıyla acı bir şekilde tecrübe ettim. Vizeden 27,5 almıştım. Finallerde Strateji ve Güvenlik dersine öncelik verdim ve 60 aldım. Finalde notu oldukça artırmış olmama rağmen dersteki kavramları öğrenmekte oldukça zorluk çektim. Böylece Strateji ve Güvenlik dersini BC ile geçtim.

İnsan Hakları ve Demokratikleşme Süreci

Bu derse çalışmak için ne yazık ki fazla zaman ayıramadım. Yine de hem vizede hem de finalde oldukça iyi notlar aldım. İnsan Hakları ve Demokratikleşme Süreci dersini BA ile geçtim.

Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler

Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler dersi beni bu dönem en çok zorlayan ikinci ders oldu. Vizeden düşük not alınca Final öncesi çalışmalarımda bu derse daha çok zaman ayırsam da çalıştığım dersin final sınavına etkisi fazla olmadı. Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler dersini CB ile geçtim.

Beşinci Dönem ile İlgili Genel Değerlendirmem

Nasıl olsa hiç bir dersten kalmam düşüncesiyle bu dönem derslere fazla önem vermemiştim. Ama dönem bittikten sonra doktora öğrencisi olan bir arkadaşım yüksek lisansa başvurursan kabul ederken lisanstaki not ortalamana da dikkat ederler dediği için önümde uzanan iç dönemi kara kara düşünmeye başladım. Çünkü dönemlik not ortalamam 2,90’dı ve genel not ortalamam 2,96’dan 2,94’e düşmüştü. Altıcı dönemde genel not ortalamamı 3’ün üzerine çıkarmaya çalışacağım.

Beşinci dönem, Uluslararası İlişkilerin sandığım kadar kolay bir alan (ve bölüm) olmadığını tecrübe ettiğim bir zaman aralığı oldu. Ama bilmediğim bir çok şeyin varlığını keşfetmem öğrenme isteğimi artırdı. Ve bu öğrenme hevesiyle altıncı döneme iyi bit başlangıç yaptım.

Yeni Taktiğim: Hiç Çalışmadan Sınava Girmek

 Bu sene artık bu kadar okumak sınava girmek vb. yeter dedim. Artık başka şeylerle uğraşmam lazım düşüncesiyle odak noktamı Bilgisayar Mühendisliğinden mezun olabilmek için geçmem gereken son derse verdim. Ve bundan sonra eğitim için minimum zamanı ayırmaya karar verdim.

İlk olarak DGS sınavına kafam ta.ak gibi girdim. Akşamdan kalmaydım, başım ağrıyordu. Sınavdan ilk çıkanlardan biri ben oldum.

Bu hafta sonu ALES sınavı var ona da hiç çalışmadan gireceğim. ALES puanı 5 sene geçerliymiş. ALES puanım olsun da belki ileri de bir işime yarar.

Kasımın son haftası da açıköğretim sınavları var. Derslerin isimlerini bile bilmiyorum. Ama çalışmayı da düşünmüyorum. Zaten işletmeyi yarıda bıraktığım için biraz temelim var. Soruları mantık yürüterek ve mantıklı sallayarak yapmayı düşünüyorum. Bu arada ben iktisat okuyordum. Okulun normal süresi iki sene iki sene içerisinde kesin bitiririm iktisatı gözüyle bakıyorum.

Halka Arzlara Tekrardan Girmeye Başladım

 Öncelikle burada yazacaklarım kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir. Yatırım yaparken lütfen kimsenin etkisi altında kalmadan kendi kararlarınızı kendiniz verin. Bu yazıda ben sadece yaptığım şeylerden bahsedeceğim.

En son Kalekimden zarar edince halka arzlara girmeyi bırakmıştım. Ama baktımki yeniden kazandırmaya başlamış ben de şansımı tekrar deneyeyim dedim. Yeotk hissesine 200 TL talep girerek yeniden halka arz kovalamaya başladım. O günden bu güne halka arzların çoğuna girdim. Ve bir hisse senedi hariç hepsinde az veya çok kar elde ettim.

Bu haftaki MIATK arzında da maksimum lot ile girdim. Bu hafta talep toplayan diğer iki hisseye de girsem mi diye düşünüyorum. Geçen hafta üç halka arzında eşit dağıtım olacağı yazıyordu her yerde. Ama onaylı izahnamede KONKA ve MOBTL'yi oransala çevirmişler. Cuma günü yani talep toplamanın son günü girip girmeyeceğime karar vereceğim.

Yıllardır Çalmadığım İçin Gitar Çalmayı Unutmuşum

Yıllar yıllar önce ilk blogumda "Bir Hevesle Alınan Gitar" isminde bir yazı yazmıştım. 2012 senesinde bir tane elektro gitar almış ve tam gitar çalmayı çözmeye başlamak üzereyken hevesim kaçmıştı ve bırakmıştım. Arada sırada hevesim tekrar gelse de dört senedir gitara elimi sürmüyorum.

Geçen yeni evime taşındım. Yanına taşındığım arkadaşım önceden abisiyle kalıyordu. Abisinin de bir tane klasik gitarı varmış ve bu gitarı giderken götürememiş. Ben de bir hafta önce acaba akustik gitar mı alsam diye düşünüyordum. Akustik gitar almaktaki amacım pena değil de parmaklarımı kullanarak arpej ile bazı anime şarkılarını çalmaktı. Aslında bunu klasik gitar ile de yapabilirdim. Ama akustik gitar ses, tellerin elektro gitar ile aynı olması ve Japonların daha klasik gitardansa akustik gitarı tercih etmesi gibi nedenlerden dolayı ilgimi çekmişti.

Ben de arkadaşımın abisinin gitarını görünce çalmak istediğim şarkıları çalmayı bir deneyeyim dedim. Ama beceremedim. Durmadan perdeleri ve telleri karıştırıp durdum. Gitar çalma konusunda oluşan az da olsa refleksim yıllara yenik düşmüş. Bu duruma ne kadar üzülsem de elden gelen tek şey yeniden temelden gitara başlamak. Ben de öyle yaptım. Parmak egzersizleri yapmaya başladım. Bu gün ikinci günüm her gün böyle 15 veya 20 dakika gitar ile uğraşmayı planlıyorum.

Tekrar gitar çalma becerisimi kazandığım zamansa hangi gitar ile devam edeceğime karar vereceğim.

Süngükaya Adası (İzmir / Çeşme) [Genel Bilgiler]

 akarabudak.com domainli sitemde yayınladığım aşağıdaki yazıyı domain veya hostingi yenileyememe durumum olursa yok olup gitmesin diye bu blogda da yayınlıyorum. akarabudak.com da okumanızı yeğlerim ama buradan okursanız da sorun olmaz.

Kordinatlar: 38°17’35.2″N 26°11’42.1″E

Yüzölçümü: ~0.02146 km2 / ~21.460 m2   (yaklaşık olarak)

Google haritalar ile hesapladığımda 18.601 m2 olarak hesapladım. Ama ada ile ilgili çıkan haberlerde 21.460 metre kare yazdığı için bu değeri kullandım. Ayrıca bu ölçümü yaparken (yine tahmini) toplam sahil uzunluğunu da hesapladım.

Sahil Uzunluğu: ~593 metre (Yaklaşık)

Nüfus: ? (Muhtemelen 0)

Hakimiyet: Türkiye

Genel Özellikleri:

Süngükaya Adası, İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı bir adacıktır. Batısında Yunanistan’ın Sakız adası, doğusunda Boğaz Adası (Türkiye) ve Batı Burnu, yani Anadolu toprakları yer almaktadır. Ayrıca güney doğusunda da Ak Burun (Beyaz Burun) yer almaktadır. Ada sakız boğazının en dar yerinde ve boğazın tam ortasında yer almaktadır.

Süngükaya Adası, Sakız Adası’na 3,7 km / 2,3 mil uzaklıktadır. Başka bir Türk adası olan Boğaz Ada’ya 1 km, Anadolu sahillerine ise 3,25 km / 2 mil uzaklıktadır. (Uzunluklar yaklaşık değerlerdir.)

Süngükaya Adası, Sakız Adası ve Çeşme’den Güney Ege’ye giden bütün feribot ve teknelerin güzergahlarının üzerindedir.

Ada Üzerindeki Binalar:

Süngükaya adasına 1863 yılında bir deniz feneri yapılmıştır. (Kaynak: Kötü Sözlük) 2007 Yılında fener bütün ada toprakları ile birlikte kiralanmıştır. Deniz feneri dolayısıyla ada kiralandığı zaman yapılan haber şu şekildedir:

“Fenerlerden bazıları butik otel olarak kullanmaya uygun. Bir kısmı ise sadece konut, küçük bir lokanta ya da hediyelik eşya dükkanı olabilecek kadar küçük. Örneğin Çeşme’deki Süngükaya Feneri’nin, tam 21.5 dönümlük bir arazisi var. Arazide iki lojman ve gemicilerin konaklaması için bir bina daha var. Ancak, fenerlerin gördüğü ilginin arazinin büyüklüğüyle ilgisi yok. Yapılacak restorasyonun maliyeti ve fenerin bulunduğu yöre çok daha önemli. Nitekim Süngükaya için sadece iki başvuru yapıldı. Aylık 1.500 YTL ile ihaleye çıkan fener 1.600 YTL’ye kiracı bulabildi. Çünkü Süngükaya, neredeyse çökmek üzere ve restorasyon maliyetinin 2.5 milyon YTL’yi bulması bekleniyor.” (Kaynak: Hürriyet)

Süngükaya Adası Fotoğrafları:

Küçük olan ada Süngükaya, büyük olan ada Boğaz Adası.

Diğer Fotoğraflar:

NOT:

Bu yazıyı yıllar önce yazmıştım. Bir uluslararası ilişkiler öğrencisi olarak bu konuya bir kez daha el atmaya karar verdim. Kamuoyunun, hükümetlerin karar almalarında etkin oldukları bir gerçek. Bu yazıyı yıllar önce yazarken amacım kamuoyunu bu ada konusunda bilgilendirmekti. Kısmen de olsa başarılı olduğuma inanıyorum. Yıllardır Türkiye’ye ait bazı adaların Yunanistan tarafından işgal edildiği ve Türkiye’nin bu olaylar ile ilgili kılını bile kıpırdatmadığı iddiaları dolanıyor. Hatta eskiden eşek adasına önceden tekne turları düzenlendiği gibi iddialar var. Ama konu hakkında detaylı bilgiler mevcut değil. Bu yazıyı yazarak kamuoyunu hem Süngükaya adası hakkında bilgilendirmek hem de olası bir Yunan işgaline karşı önlem olarak yazdım. Bu küçük ada Sakız Adası ve Çeşme arasındaki boğazın tam ortasında stratejik bir konumda. Özellikle Doğu Akdeniz’de sular ısınırken bu adanın önemi biraz daha artıyor. Ne kadar çok kişi bu ada hakkında bilgi sahibi olursa olası bir işgal kalkışması vebenzeri durumlarda kamaoyu olarak daha çabuk tepki gösterebiliriz. Bu da hükümetin tepki göstermesini tetikleyecektir.

Yeni Evime Sonunda Taşındım

 Ekim ayında evi boşalacak ve başka bir arkadaşımın yanına taşınacaktım. Ama yanına taşınacağım arkadaşım ben taşınmadan bir kaç gün önce ne yazık ki korona oldu.

Ama arkadaşımın korona olduğunu öğrendiğim zaman ben çoktan evi boşaltmaya başlamıştım. Bu yüzden evi boşaltma işlemini tamamlayarak iki haftalığına başka bir arkadaşımın yanına geçtim. Geçen haftasonu da nihayet yeni evime taşınabildim.

Cumartesi günü toplam dört kere gel git yaparak eşya taşıdım. Üç kere geçici olarak kaldığım arkadaşımın evinden yeni evime bir kere de eski evimden yeni evime. Anahtarı çektirdim vb.

Pazar günü de kedi izin verdikçe eşyalarımı yerleştirerek taşınma işlemini sonunda tamamladım. Üstelik tüm bunları yaparken bir de proje dersimin raporu ile uğraştım. Ve pazartesi günü neredeyse raporu tamamladım.

Kısaca sıkıntılı günlerim yoğun çalışma temposu içerisinde bitti. Bundan sonra da sıkıntılı günlerim devam edecek ama bu kadar stresli geçmeyeceğine eminin.

Kasım Ayında Yapacaklarım

İki aydır hayatım çok yoğun bir şekilde geçiyor. Bu yazıda sizlere Kasım ayında yapacağım şeyleri kısaca açıklayacağım. Peki neden böyle bir şey yapıyorum? Çünkü bir kaç sene geçip de bu yazdıklarımı okuduğumda vay be zamanında böyle şeyler yapmışım diyorum. İyi yaptığım şeyleri tekrarlıyor ve kötü yaptığımı düşündüğüm şeyler üzerinde düşünerek ders çıkarmaya çalışıyorum.

Öyleyse başlayalım:

KPSS 2021/9 tercihleri. Tercihlerimi yaptım ama para yatırmadım. Tercih ücretine de zam gelmiş ve 25 TL olmuş. ÖSYM'nin bizim yaptığımız tercihlerden ne gibi bir gideri varsa artık. Gelme ihtimalini çok düşük görüyorum. Bu yüzden parayı yatırsam mı yoksa yatırmasam mı kararsız kaldım.

Yanına taşınacağım arkadaşım Korona virüsüne yakalandığı için taşınmam yarıda kaldı. Bu yüzden en öncelikli işim yeni evime taşınmak. Eşyalarımı yerleştirmek. Ve yeni evimde bir düzen kurmak.

Proje dersimin raporlarını yazacağım. Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olabilmem için bir tek proje dersim kaldı. Hoca 15 Kasıma kadar analiz ve tasarım raporlarını göndermemizi istedi. Bu sıralar en çok zaman alacak işim bu raporları yazmak olacak.

ALES-3 sınavına kayıt olmuştum. Ve az kalsın unutuyordum. ALES'e çalışmayacağım. Ama ALES'in sınav giriş belgesinin çıkmasını ve sınav tarihini takip edeceğim. ALES sınavı 21.11.2021 pazar günü saat 10:15'de imiş.

Açıköğretim vizelerine gireceğim. Muhtemelen açıköğretim sınavları bu dönem yüzyüze olacak. Bu yüzden açıköğretimin sınav giriş belgelerinin çıkmasını ve sınav tarihlerini takip edeceğim. Açıköğretim sınavları 27 ve 28 Kasım tarihlerindeymiş.

Proje dersi için yapacağım web sitesini tamamlamaya çalışacağım. Yanlış hatırlamıyorsam 6 Aralığa kadar zamanım var. Ama ben bu ay içerisinde yapabildiğim kadarını yaparak aralık ayına çok az iş bırakmayı düşünüyorum.

2021 Yılı Green Card Çekilişine Başvurdum

 2021 Yılındaki Green Card çekilişine yani DV Lottery 2023'e başvurdum bir kaç gün önce. Başvuru tarihinin son günlerine kalmamın nedeni şu sıralar çok yoğun bir hayat yaşamamdı. Bu senede kaçırmadan başvurumu yapabildim. İlk kez katıldığım 2016 senesinden beri sadece bir sene Green Card çekilişine katılamadım. O sene de Trump ilk kez Green Card çekilişine Pasaport Numarası getirmişti. Yani kısaca süresi geçerli pasaport zorunluluğu denilebilir.

Kısaca Green Card başvurusu için gerekenleri anlatayım size. İlk olarak en az lise mezunu olmanız lazım. İkinci olarak da süresi geçerli bir pasaportunuzun olması lazım. Diğer koşullar çok ayrıntı şeyler olduğundan onları uzun uzun yazmıyorum. Lise mezunuysanız ve pasaportunuz da varsa muhtemelen Green Card'a başvurabiliyorsunuzdur. Eğer bu iki şeye sahip değilseniz de başvurabilme imkanınız var. Bu konu hakkında araştırma yapın.

Aslında dünyada yaşamak istediğim 100 ülkeyi sırala deseler Amerika'yı en sonlara yazarım. Ama yine de her sene başvuruyorum. Peki neden?

Amerika, Türkiye'den çok daha yaşanılası bir ülke.

Amerika, bir göçmen ülkesi olduğundan dünyanın her yerinden insanla karşılaşabilirsiniz.

Green Card, Türkiye'den daha çıkmadan, iş bulmadan vb. çalışma ve oturma izni almanızı sağlıyor. Üstelik niteliksiz işçi bile olsanız... Böyle çalışma izni veren başka bir gelişmiş ülke yok.

Başvurmak bedava.

Başvurmak kolay.

vs. vs. Daha bu liste çoğaltılabilir. Bununla birlikte toplam 5 defa başvurdum, 4 defa çıkmadı. Daha önceki başvurularımda çıkarsa Amerika'ya giderken maddi olarak sıkıntı çekebilirdim. Ama bu sefer çıkarsa maddi sıkıntı çekmeden kolaylıkla Amerika'da yeni hayata başlayabilirim. İnşallah bu sene çıkar.

2019 Yılında Girdiğim Sınavlar ve 2020 Senesinde Girmeyi Planladığım Sınavlar

 2019 Yılında DGS ve JLPT (Japonca Yeterlilik Sınavı) N5 (En düşük seviye) sınavına girdim. 2020 Senesinde ise girmeyi planladığım sınavlar ise; ALES, KPSS (Lisans), YÖKDİL (Belki girebilirim) ve JLPT N5.

2019 YILI

DGS

2019 Yılında Web Tasarımı ve Kodlama bölümünden mezun olacağım için DGS sınavına girerek açıköğretimdeki bir İİBF bölümüne kayıt olmaya karar verdim. Bunun için DGS’ye girdim. Açıköğretim bölümlerinin kontenjanı fazla, puanı düşük olduğu için kolayca amacıma ulaştım ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünü kazanarak kayıt oldum. Bu sene (2020) DGS’ye girmeyi düşünmüyorum. Ama seneye (2021) tekrar DGS’ye girerek yine açıköğretimden bir İİBF bölümüne (büyük ihtimalle İktisat) kayıt olmayı düşünüyorum.

JLPT N5

JLPT’nin Türkçesi Japonca Yeterlilik Sınavı. Dünya genelinde geçerli bir Japonca sınavı. İngilizce için TOEFL, IELTS ne ise Japonca için de JLPT o. Ama JLPT’de 5 farklı seviye var. Ben JLPT sınavına bir yerden başlamanın lazım olduğunu düşünerek en düşük seviyesi olan N5 seviyesine girdim. Sınavı geçemedim ama nasıl bir sınav olduğunu tecrübe etme imkanı buldum.

2020 YILI

ALES/1

ALES beş yıl geçerli olduğu için gireceğim. Ortalama bir puan alayım cebimde dursun o puan belki ileride işime yarar düşüncesindeyim. Mayıs ayında yapılması planlanıyordu ama Korona virüsü nedeniyle Ağustos ayına ertelendi. ALES için ayrıca bir çalışmayı düşünmüyorum. Çünkü 2020 yılında KPSS’ye de gireceğim Türkçe ve Matematik ortak olduğu için KPSS’ye çalışırken ALES’i de aradan çıkaracağım.

KPSS Lisans

Bu zamana kadarki KPSS tecrübelerim: 2014 Ortaöğretim, 2016 Ortaöğretim, 2018 Ön Lisans. 2016 Yılında 92,03 puan almama rağmen merkezi atama ile atanamadım. Sözleşmeli olarak kurumsal alım ile bir devlet kurumunda destek personeli / hizmetli kadrosuna atandım. Destek personeli / hizmetli kadrosu yüzlerce unvan içerisinden en az hakka sahip ve en az maaşı alan kadro. Bu yüzden daha iyi bir iş için KPSS Lisans’a gireceğim.

2021 yılı Haziran ayına kadar Lisans’dan mezun olamayacağım ama mezun olduğum ön lisans bölümü olan Web Tasarımı ve Kodlama bölümünden KPSS ile alım olmuyor. Ama Lisans KPSS ile şu an okuduğum Uluslararası İlişkiler ve Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinden az da olsa alım oluyor. Özellikle Uluslararası İlişkiler bölümünün puanları 87’nin altına bile düşebiliyor. Bu yüzden hem lisans kadrolarının daha iyi olması hem de şansımın daha yüksek olduğunu düşünmemden dolayı Lisans KPSS’ye gireceğim. KPSS Lisans sınavı da Eylül ayına ertelendi. Başvuruları ne zaman alınacağı ise belli değil.

JLPT N5

Temmuz ayındaki JLPT sınavına Bilgisayar Mühendisliği’nin bütünleme sınavları ile aynı güne denk geldiği için kayıt olmamıştım. Sonrasında Korona virüsü çıktı ve şu an durumlar, planlar, takvimler karıştı. Şu an Japonca Yeterlilik Sınavı’na kayıt olmadığım için pişmanım.

Aralık ayındaki Japonca Yeterlilik Sınavı’na kesinlikle gireceğim. Çünkü aralık ayında sınav durumu olarak müsait olacağım. N5 seviyesinde mi yoksa N4 seviyesinde mi gireceğim net olamasa da büyük ihtimalle risk almayarak N5 seviyesine girerim. Geçen seneki tecrübelerim ve bir yıldır azar azar Japonca çalışmam sayesinde N5 seviyesini geçebileceğimi düşünüyorum.

YÖKDİL

YÖKDİL’e belki girebilirim belki de girmem. Aslında ben 2019, 2020 ve 2021 senelerini yoğun bir şekilde eğitime ayırmayı düşünüyorum. 2021 Haziran ayında planladığım 3 diplomayı kazasız belasız aldıktan sonra kendimi en az bir yıl İngilizce ve Japonca çalışmaya vermeyi planlıyorum.

Eğer YÖKDİL sınavına bu yıl girersem sadece kendimi denemek amaçlı gireceğim. Ayrıca ALES ile aynı mantıkla; YÖKDİL sınavına gireyim elimde bir puan olsun belki işime yarar düşüncesindeyim.

Şimdilik sınavlar konusundaki planlarım bu şekilde. Çoğu kişi “okuduğun yetmez mi?” veya “yine mi sınav?” gibi düşünceler içerisinde. Günümüzün bu yoğun rekabet ortamında hiç bir şey yetmez. Ben bizim annelerimiz, babalarımız gibi yerimde saymak istemiyorum. Bazı haram lokma yiyenler gibi başkalarının önününü kapatmak için elimden geleni yapmıyorum. Veya kendi önümü açmak için başkalarına kulluk yapmıyorum. Kendimi dünyanın neresinde olursa olsun aç kalmayacak şekilde geliştirmek istiyorum. Bunun için de eğitim, para ve yabancı dil bilgisine ihtiyacım var. Nasılki salçasız bir yemeğin görüntüsü ve tadı güzel değilse. Eğitim ve yabancı dili daha iyi gösteren salça ise bu tarz sınavlardır. Biliyorum demektense biliyorum bu da sertifikam veya sınav sonuç belgem demek daha iyidir.

Bütün Yazı Dizilerim İptal

 Üç hafta önce yazmaya ara vermeden önce bazı yazı dizileri yazıyordum.

Geçen hafta izlediğim animeler
Geçen hafta okuduğum mangalar
Geçen ay izlediğim Japon dizileri
Geçen ay okuduğum çizgi romanlar
Gibi...
Bu yazıları bundan sonra yazmayacağım. Çünkü şu an hayatımda bir düzen yok. Ve bir kaç ay daha olmayacak. Eğer hayatımı tekrar bir düzene oturtabilirsem tekrar yazmayı düşünebilirim.

Bu anime, manga, Japon dizileri ve çizgi romanlar hakkında yazmayacağım anlamına gelmiyor. Yine yazacağım. Mesela bir animeyi, mangayı, diziyi vb. bitirince onun hakkında yine bir yazı yazmayı düşünüyorum. Sadece her hafta veya her ay gibi belli periyotlarda yazı gelmeyecek. 

Üç Aylık Blog İstatistikleri

 Bir önceki yazıda yazdığım bir çok nedenden ötürü uzun bir süre blog ile ilgilenemedim. 20 günlük bir zamanı yazı yayınlayamadan geçtik ne yazıkki. Halbuki bir sene boyunca istisnasız her gün yazı yayınlamayı düşünüyordum.

21 Ekim günü hergün bir yazı mottoma devam etmeye başlıyorum. Bu mottoyu bir kaç ay devam ettirebilirsem bence devamı gelir. Çünkü haftada veya iki haftada bir kişi de olsa blogumu bulanlar oluyor artık. Bu da bana yazma isteği olarak geri dönüyor. Ben daha fazla trafik bekliyordum ama ne yazıkki olmadı. Buna da şükür. Bence devam edersem 300 yazıdan sonra az da olsa gelir getirecek düzeye gelecektir.   

Neden Her Eylül Ayı Sıkıntılı Geçmek Zorunda

 Üniversiteye gittim gideli yani kendi ayaklarım üzerinde durmaya başladığım günden beri her Eylül ayı sıkıntılı geçiyor. Yapılması gereken bir sürü şey oluyor. Bu sene de bütün yıllardan daha sıkıntılı bir Eylül ayı geçirdim. Hatta Ekim ayı Eylül ayından daha da sıkıntılı olacak.

Kısaca başımdan geçenleri ve geçecekleri anlatacağım. İsmimi değiştirmiştim. Nüfus kayıtlarında ismimin değişmesi Eylül ayına denk geldi. Bu yüzden isimi değiştirmem gereken yerlerde ismimi değiştirmekle uğraştım bir kaç hafta. Bu sırada tabii okullar açıldı. Dersler başladı. Tek bir dersim var o da Proje II dersi. Programlama konusunda benim gibi acemi biri için bu dersi geçmesi çok zor. Üstelik sadece çalışan bir program yaparak hocaya göndermekle geçilmiyor. Dört, beş tane de rapor yazmak gerekiyor. Ayrıca canlı (online) derste ekran görüntüm ve konuşmam ile projeyi sunacağım.

Ama en büyük sıkıntılı durum ev durumu. Ev arkadaşlarımın hepsi evden ayrıldı. Kalan bir kişi de ben de ayrılmayı düşünüyorum deyince ben de ev aramaya başladım ama tabii ki İstanbul'da ev bulamadım. Bulabildiğim yerler şu an yaşadığım yerler gibi mağara gibi yerlerdi. Ben de ya sen benim yanıma gel ya da ben senin yanına geleyim dedim.

Böylece Eylül ve Ekim ayında nur topu bir de taşınma maceram olmuş oldu. Bunların üzerine bir de Ekim ayında Kuzenim evleniyor. Biraz içimi dökmüş gibi oldum kusura bakmayın.

Açıköğretim Sınavlarına Nasıl Çalışılır

akarabudak.com domainli sitemde yayınladığım aşağıdaki yazıyı domain veya hostingi yenileyememe durumum olursa yok olup gitmesin diye bu blogda da yayınlıyorum. akarabudak.com da okumanızı yeğlerim ama buradan okursanız da sorun olmaz.

Bu yazıda sizlere açıköğretimde nasıl ders çalışılabileceğini anlatmaya çalıştım sizlere. Umarım faydalı olabilmişimdir.

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Web Tasarımı ve Kodlama Bölümü’nden geçen sene mezun oldum. Ve şu an Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi (Açıköğretim) Uluslararası İlişkiler Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. İki buçuk seneyi aşkın zamandır öğrencisi olduğum Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi’nde bu zamana kadar sadece bir dersten kaldım. Size derslerimde çok başarılı olduğumu veya size derslerinizde başarılı olacağınız yöntemler sunacağımı iddia etmiyorum. Sadece derslere en temek şekilde nasıl çalışacağınızı öğretmeye çalışacağım.

Örgün eğitimde sınavda kaynak hocadır. Hoca isterse matematik dersinde dün gece Beşiktaş’ın maçı kaç kaç bitti diye bile sorabilir. Ama olması gereken hocanın sınavda işledikleri derslerden soru sormasıdır. Açıköğretim sınavlarında da kaynak kitaplardır. Yani örgünde dersi dinleyerek kazanmanız gereken bilgileri açıköğretimde kitap okuyarak kazanırsınız. Kitapta yazmayan bir şey sorulamaz. Ders videoları, özetler, testler gibi kitap haricindeki kaynaklar kitapları desteklemek için üretilmiş materyallerdir.

 

Bu yüzden sınavlara en iyi çalışma yöntemi ders kitaplarını okumaktır. Açıköğretim ders kitapları ortalama 200-220 sayfa uzunluğunda oluyor. Yani vize ve finalden bir hafta önce okumaya başlayarak bitirmek mümkün değil. En iyisi her gün bir veya iki saatinizi ayırıp açıköğretim kitaplarını okumanız. Kitaplardaki bilgileri ezberlemeye çalışmak boşa vakit kaybı olur. Burada en önemli olan şey anlayarak okumanız. Sınav sırasında da aklınızda kalan bilgilerle soruları yorumlayarak her dersten en az 50 alabilirsiniz.

Ben bu zamana kadar bu şekilde ders çalıştım. Derslerim çok iyi değildi. Ama bu zamana kadar sadece 1 dersten kaldım. Ayrıca not ortalamam 3’e yakın. Kaldığım tek dersi de anlayarak okumak için çaba sarf ettim ama anlaması çok zor bir dersti. Ve sarf ettiğim çaba yeterli gelmedi. 0.75 puan ile kaldım. Bir yanlış az yapsam finalde, geçiyordum.

Umarım bu yazı sizlere açıköğretim serüveninizde yardımcı olur.

JLPT'yi Ankara Üniversitesi'nin Yapmasına Karşıyım

Ben geçen seneden beri Japonca Yeterlilik Sınavı'nı Ankara Üniversitesi'nin yapmasına karşıyım. Bunun bir kaç sebebi var. Bunlar kısaca:

• Fetocuların soru çalması sonrası sınavlara getirilen tedbirlerden gına geldi artık. Lan ben niye kopya çekeyim tanımadığım kişilerden. Ben bir sınava girmişsem ya bir hedefim vardır ve bu hedefe ulaşma ihtimalim %99'dur, ya da sadece kendimi denemek için girmişimdir. Ben zaten girdiğim sınavların hepsinde eminim ki sınıfta benden iyi bir kişi ya vardır ya yoktur. Ya da ben sadece kendimi sınamak için girmişimdir o sınava. Yani benim kopya çekme veya çekmeye çalışma gibi bir düşüncem hiç bir zaman olmadı, bundan sonrada olmayacak. Bunun yanında sınavlara gelirken neredeyse her şey yasak. İlk defa ismini duyduğum bir okulda sınava giriyorum, ilk defa gördüğüm yollarda yürüyorum, ilk defa bindiğim otobüslere biniyorum ve saatin kaç olduğunu bile bilmeden sınava yetişmeye çalışıyorum. Her sene defalarca bu eziyeti çekmekten bıktım artık ben. Türk Japon Vakfı sınavı düzenlerken çok rahattı ortam. Kopya olayı filan da duymadım ben. 
• Bir önemli sebep de JLPT'yi Ankara Üniversitesi yapmaya başladığından beri hiç İstanbul'da sınav olmadı.
• İkincisi de bu sınavda başıma gelen olay oldu. Eğer Türk Japon Vakfı yapsaydı sınavı Mernis bilgilerime ulaşma gibi bir durum olmaz sınava kadar da ben çoktan her yerde Teoman olurum düşüncesiyle ismimi Teoman olarak doldururdum.

Japonca Yeterlilik Sınavım Hiç Oldu

 Bu sene yapılacak ikinci Japonca Yeterlilik Sınavına (JLPT) kayıt olmuştum. Ama resmi yerlerde hala eski ismimi kullandığım için sınava da eski ismimle kayıt oldum. Benim düşüncem Ankara Üniversitesi'nin ÖSYM'deki gibi bir sistemleri vardır ve oradan benim mernis bilgilerime ulaşabilirler. Ve benim verdiğim bilgiler ve merniste görünen bilgiler birbirleri ile çelişirse sınava kayıt olamam veya ileride bir problem çıkar şeklinde düşünüyordum.

Lakin Ankara Üniversitesi'nin sınav sistemin de böyle bir durum yokmuş. Sınava kayıt olduktan sonra fark ettim. İsmim tamamen resmiyette değişsin o zaman Ankara Üniversitesi'ne mail atarım düşüncesindeydim. Ama bu gün (21 Eylül) sınav giriş belgesini yayınladılar. Gördüğümde metrobüsün içerisinde "ya siz ne yapmaya çalışıyorsunuz" diye bağırasım geldi. Sınav aylar sonra siz neden şimdiden sınav giriş belgesini yayınlıyorsunuz. Ben de tam Kimlik, pasaport, sürücü belgesini yenileme işlemini bitirebildim diye sevinirken.

Neyse kısmet değilmiş. Şu anda benim bu sınava girmemin önünde seçenek kalmadı. Yine de hatayı Ankara Üniversitesi'nde bulmuyorum. Çok düşünmeye fırsatım olmadan kontenjan dolmadan kayıt olmak için acele ettiğim için böyle bir sonuç ile yüzleşmek zorunda kaldım. Kafama s.çıyım. Şimdi sınava girmek isteyen birinin hakkına girdiğim vicdan azabı çekiyorum :(

Geçen Hafta Okuduğum Mangalar 7

 Tarih Aralığı: 13 Eylül - 19 Eylül

Bu hafta sadece bir bölüm manga okuyabildim. Hatta manga da değil webtoon. 

Solo Leveling 165. Bölüm

Vallahi bu webtoon ilerledikçe heyecanını yitiriyor. Neden bu Koreliler veya Çinliler herkese tek atan kahramanlar yaratmak zorunda. Japonlar da gerçi hep dayak yedikten sonra dayak atan kahramanlar yaratıyor.

Okuyabildiğim bu bir bölümü de kuyrukta beklerken telefondan okumuştum. Okuduğum mangaları düzene sokmayı planlıyorum uzun zamandır ama bir türlü fırsat bulamadım.

Haftaya görüşmek üzere...